0
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
712
Okunma
Bir çocuk gördüm tıpkı ben gibi…
Ürkekti bakışları, henüz 7’sinde gibi.
Sen bakmaya bile kıyamazken;
Kan süzülürdü o yosuna çalan gözlerden…
Elleri, ayakları ve tüm bedeni,
Erken yaşta alışmıştı çalışmaya.
Lakin
Kanayan yürek yarasını,
Ana babanın varlığı da durduramazdı artık.
Tek yön… Tek adres… Ve tek isteği:
SEVGİ
Ve hatırı sayılır UMUT’tu…
Çıktığı kabuğa sığamaz oldu 13’ünde.
Öfke… Sinir… Kara inadı; ev sahibi…
Tebessüm ise; kiracı olmuştu çehresinde.
Yaşayan ölü misali, çürüyordu santim santim…
Patlamaya hazır canlı bir bomba gibi;
Yıkıp geçerdi tüm insan müsvettelerini!
Baktığı her yüzde;
Kendi yaşayamadıklarının izlerini gördüğünden,
Nefret etmişti belki de o sırıtan,
İffetsiz sıfatlardan.
4 sene hasret kaldı;
Bu, kara çarşafa bürünmüş, korkak yüreğim!
Yıllar sonra öğrendim…
Soyadı Yılmaz’dı.
Senelerin vermiş olduğu hüzünden olsa gerek;
Çoktan yılmıştı karşımdaki adam 17’sinde…
Soyadının ağırlığının altında,
İpte sallanır gibi eziliyordu.
Sokaklar anavatanı,
Mayası insafsızlık olmuştu…
Terk etmişti tüm limanları;
Tüm merhametsizliğe… Acıya… Sevgisizliğe,
yelken açmıştı.
Manevi değerler;
Volkanik hazine değerindeki bakışları alıp götürmüş,
Maddi olarak;
Ukala, küçümser ve kibirli bir portre bırakmıştı geride!
Kör karanlıkta kalmışken bile,
Dimdik, yılmadan duran; o masum çocuktan geriye;
Yüreği tel örgüyle çevrilmiş,
Duyguları hapse atılmış,
Düşünceleri zincire vurulu,
Ruhu sağır;
Hayatı ve insanları umursamayan,
Seyithan YILMAZ kalmıştı!
Bir çocuk sevdim tıpkı ben gibi,
Mahşerde yanardı gözleri kor gibi
MERVE YILDIRIM