17
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1444
Okunma
sen;
nevrotik bir kente esir düşen...
kaskatı benliklere
kırık bir bardak gibi,
sakat doğacağını bildiğin
güneşi bekleyen...
taş bloklar ardında
yankısız sesini duydum.
üşüyen şafaklardan,
aldım güneşini,
renklerin avlusuna.
ve duy
sana aşkın eteğinden
şarkılar sundum.
ben,
iklimsiz düşlerden gelen...
koyu haritaların
en esmer ağıtlarını ezberleyen...
hayat dediklerini
bağrındaki toprak kokusundan bilen...
yalan yok satarken
gölgelenen bu çağda,
deli bir isyana bürün
terk et şehrini.
ve gel
sıcak nefesinle kuşat
dağ rüzgarıyla,
çatlayan ellerimi.