5
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
1827
Okunma

Tek atımlık iklimleri yırtacak bir kurşun sesiyle
Ben ölürken, sen uyuyacaksın
Omuzlanması gereken bir tabutluk günahım vardı
Toprak kokusu ile sevişen yağmur tanelerini öpüyorum
Kefen beyazının serpiştiği saçlarıma dokunma
Bana yaralarımı kanatan okşayışı bir daha sakın sunma
Ustura kesiği sözlerinle,
Konuşabilirsin asya
Yeterince sustuğun kelimelerden alarak intikâmını
Ve beni soranlara tanımsız gözlerle bakabilirsin
Cami avlusuna bırakılmış bir çocuk umursamazlığında
Keşke diyorum, her durağında indirip bindirdiğin bu aşkın
Son durağında unutuverseydin beni
Titreyen parmaklarımla,
Sapıtmadan vursam ihanetin şah damarına neşteri
Ne sen üzülsen,
Ne ben kurtulabilsem acılarımın sıcacık tebessümünden
Bizden izahât uman peri bacalarının,
Göz yaşlarını okşamaktan sıkıldım
Güzel atlar ülkesinde itaatkâr hüzünlerimle mahsur kaldım asya
Sükunet içerisinde gözlerimde bekleyen bir kaç bulut varken
Sana dair yağmurlar ıslatıyorum çelişkiler içinde
Ne kadar daha dayanırım bilmeden,
Yutkunuyorum yüreğime oturan şüpheli oynaşmalarını
Çalakalem yazdığım pulsuz bir veda mektubuna sürdüm son nefesimi
Pusulasız baharların bütün renklerine küfrederken
Sadece ölümcül tarafımı sevdim asya
Sen ılıman iklimlere meylederken,
Benim bozkır saçlarımla kırağılar sevişiyordu
Bu sevdaya taktığın paslı ayraçtan kan damlıyor
Sileceksen, alnıma çaldığın karayı silerek
Bahanesiz git asya
Ve ağladığını kimseye gösterme sakın
Deniz, bana çok uzakken
Yüzümü hırpalayan her dalgası için maviliğine teessüflerimi iletir misin ?
---- aras ----
5.0
100% (6)