4
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1418
Okunma

Yar…
Alıp götüren
Zamanı mı şikayet edeyim
Halimin dinmeyen hasretini
Nasıl bir şifa ile söyle dindireyim
Kime gideyim,
Nasıl bir umudun vecdine gireyim,
Buruk kalbimi sakinleştireyim
Derin suların sessizliğini
Ruhumda hissederim,
Sabır içinde ki o nasibimi beklerim
Tohum,
Topraktayken,
Ağaç halini bilmez
İdraki bu badirede
Ona geçit vermez,
Kendi ahvalinin ötesini göremez
Bulunduğu hal üzere
İtiraz etmeyi hilkatine sindiremez,
Sahibine karşı asileşemez
Şahit olduğu ve içinde bulunduğu
Mecrayı bir gün
Terk edebileceğini de bilemez
Batında ki can,
Umuda koşan Furkan’dır
Ruhundan tebarüz eden senada
o an için çıkandır, kıyama durandır
Fark ettikçe ardır,
Geçirdiği vaktin muhatabıdır,
Emr-i bil mağ ruf için var olandır
Yaratmak kalbin sultanının fermanıdır,
Yaratılan imtihan içinde yaşayan hicrandır
Ölüm,
Doğumun ve ahirin mizanıdır
İnsan, yaratılış
Ve akıl muvacehesince
Muhatap olan senadır
İrade ve ihlâs şümulünde ki heyecandır,
Tercihleri nispetinde hak kazanandır
Her neyi diliyor
Ve onun için azmediyorsa,
Fırsatı tanınan en şanslı mahlûkattır
Nail
Olmadığı, vakıf olmadığıdır
Vukufiyet ruhun ve kalbin lisanından
Neşet eden bir farktır
İnsan kemale erdikçe,
Sabır ve çile içinde demlenmeyi
İçine sindirdikçe aktır
Karalara bürünmek,
Nefes nefese
Lafıgüzarlık peşine düşmek
Ne büyük bedbahtlıktır
Seni senden
Alan bir an var unutma
İhmal ettiğin vicdan,
Nebilerin payesidir,
Sakın uzaklaşma
Aşk, hak ve hakikatin şiarından
Tebarüz eden vuslattır,
Nafile yere avunma
Nefsine itibar edip,
Esaretini her geçen zamanın
Hicranını artırarak boş yere ağlama
Mustafa Cilasun