9
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
2123
Okunma

Hicrandan kalan bir fırtana, düşlerden sırça bir köşk kaldı yüreğim....
cennet ağır bir sancıda.
özlemek seni ;
gözlerim iç denizinden maviliğine göç ediyor.
vapurdan atılan simit parçalarını kapışan martının kanadına
yaslayıp sana köprüler kuruyorum...
Nisan yağmuru veda ederken sen kokan şehre
doyasıya içime çekiyorum, gökkuşağı dokunuşunu.
Şemsliğine sığınan bendeniz;
maviliğinin sağnağında ıslanan bedenle
harf harf arınıyorum hiçlikten.
Akrep ve yelkovan üç/ beş devriyesini atarken şehr-i İstanbul’da
karabasanlar girdi, alfabeye.
yarı uykulu sana koşmakta harfler..
senli cümleler koşturmakta Eminönüne
Haydarpaşa yangına bürünmüş özlem yanıklarımı nakışlıyor,
gözyaşı yığının eteğine..
Maviliğinde kalakalmak öylece
gönül rahatlığıyla yığılmak Yusuf’un kuyusuna
velhasıl
sende yeniden var olmak cancağızım.........
Bendeki sen ;
denize kıyısı olan kum zerresi
sen mavi;
ben , sana adanmış toprak.
iliklerime kadar senle ıslanmışken hangi hicran seni benden alır yâr?
SultanAhmed’de saklanan küçük kız
gökyüzünden savrulan her damlada büyümek..
şehr-i İstanbul’un eteklerinde âşık etmeli Kız kulesini
sensizlikte her dökülen yaşa binlerce ağıt yaktı,zaman.
cümleler dudağı(m)na geldiğinde koca bir sen çıkageliyorsun
öylece..
kalbimin sıva çektiğim duvarlarına.............
harfler bohçasını alıp, aktıkça kelama
seni ilmekliyorum ağır aksak lehçelerde..
gordion
11/04/2012
5.0
100% (13)