2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1175
Okunma

Yokuşdaki küçük kız…
Sen doğduğunda yokuştaki küçük kız
Bir su damlası düştü burnuma
sonra kırkikindi iliklerime kadar
yağmur mevsimiydi aylardan
fukaranın kömür derdinin bittiği günler yani
toprağın suya doyduğu bir sabah
badem ağaçlarının çiçeklere durduğu
vapurların yaz saatine geçmesine az kaldığı yada…
en kümülüslü halinde bir bulutun
rahminde sakladığı toprağın bir tohumu
köklerinden bahsetmemişken daha bir tomurcuğun
yağmasını isterdi elbet bir kız çocuğu yağmurun
doğdun
ve yağmur mevsimiydi aylardan
henüz yitirmemiştik sevdiklerimizin isimlerini
taşların üzerine yazılmamıştı ‘hüvel baki’
bir bulutsuzluk sonrasında
köksüzlük bu kadar anlaşılmaz olmamıştı
‘neşeli keder’ ismini verdiğim ceviz ağacı için
söylenmemiş bir tekerleme ve kucaklanmamış bir çocuk elbisesi adına
budur havadislerim
ne iyi ettin de
doğdun,
ölme emi bu toprak kokusunu bir tomurcuk çatlamasını
bu değişen vapur saatlerini öğrenmeden
yokuştaki çocuğa veda etmeden yada
ölme sakın
bir yağmur sonrasında…
15 nisan 2010
m.turgut
5.0
100% (1)