1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1998
Okunma

Sabah kendini belli ediyor, ufuk ağardı..
Fotoğrafın elimde, bakıyorum iç geçire geçire...
Uzansam dokunacakmışım gibi geliyor,
Hissedecekmişim gibi saçını
Dalgalanıyo gözümün önünde.
Sana dokunduğumda garip bir titreme oluyordu ya hani bedenimde ?
Hani ne diceğimi şaşırıp saçma saçma gülümsüyordum ya sana..
Şimdi de öyle hissettim kendimi.
Sanki beni görüyorsun diye saçımı düzelttim,
Sonra hafif bi gülücük attım fotoğrafa..
Sen varsın çünkü karşımda yine titriyorum.
Sebebi açık hala seni seviyorum.
Ama belki de titremenin sebebi sevgi değil de korkudur.
Fiziksel olmasa da değersiz olduğumu hissettirecek,
Beni kahredecek
Bir tavır alacağından korkuyorumdur.
Yada yine, tekrardan gideceğinden korkuyorumdur bilmiyorum...
Ama gideceğini de bilsem kıskanamıyorum ellerimi,
Alamıyorum çerçeveden kendimi.
Zarar versem de kendime, olmuyor işte.
Beceremiyorum sensizliği.
Sen yokken çok daha acı çekiyorum
Benimle muhatap olmasan da aynı ortamda bulunmak
Bana zevk veriyor; bunu seviyorum...
Her şeyden önce sana yakın olduğumda
Titriyor ya bedenim ?
Ne diyeceğimi bilemiyorum ya bazen...
İşte o bile,
İşte o anda bile dünyalar benim oluyor.
Gitmeni istemiyorum ben...
Seni ne kadar çok sevdiğimi her defasında söylesem de
Benden gittiğin,
Ayrılık çanlarının çalmaya basladığı
O lanet günü unutamıyorum...
Acının sinyalleri yayılmıştı o gün yavaş yavaş...
Göz yaşları birikmeye başlamıştı
Senin kararına baş kaldırırcasına.
Ama sen ’Martı’lar gibi özgür olmayı istedin,
Onlar gibi kimseye bağlı kalmadan uçmak istedin rahat rahat...
Süzülürken havada kanatlarının ağırlığını hissetmeyeceğini düşündün..
Düşünemediklerin şu anda başını ağrıtmakta, bunu biliyorum....
Sen ne kadar özgür olursan ol,
Uçabildiğin kadar uzağa uç.
Kanatların sana ağır gelmeyecek belki ama...
Ama sen mutlaka benim vereceğim sabah kahvaltısına,
Ekmek parçasına mahkum kalacaksın...
İşte beni asıl üzen de bu gül’üm,
Bana muhtaç yaşayacaksın...
5.0
100% (2)