1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1799
Okunma
"Düşünüyorum da;
bir bakıma senden öncesi yok gibi bir şey
Çünkü senden önceki yıllar, sana hazırladı beni
Senden önce tanıdığım kişiler,
seni bulduğum zaman değerini daha iyi anlayabilmem için
birer sebepten başka bir şey değillerdi
Sensiz anılarım seninle geçen bir günün anısı yanında o kadar
kuru ve cılız ki!
Uzun yillar sensizlikle geçti bir doğu ilinde...
Uğrak yerlerim oldu elbette,
yada geçerken şöyle bir göz attıklarım...
Bir trendim; kücücük istasyonlardan gectim,
sonunda sana varmak icin
Bir gemiydim; irili ufakli limanlara ugradim,
bir gün senin limanina gelmek icin
Bir yoldum; nice insanlar bastı üzerime
Şimdi ayaklarının temasındaki hazzı daha iyi anlıyorum.
Bir kitaptım; beni okudular, fakat anlayan çıkmadı
Yıllarca seni bekledi sayfalarım, okuyasın diye
Yokluğunda bir kadehtim ben,
Türlü içkilerle doldurup ağızlarına boşalttılar beni
Yere çarptılar kırılmadım, duvara vurdular parçalanmadım
Bir gün içime senin güzelliğinin dolacağını bildiğim için
Dudaklarının değdiği her yerde bir ölümsüzlük ateşinin yanacağına inandığım için
Sahte yaşanmışlıklar vardı senden önce
Durup durup aldanmalar vardı,
aldığını geri vermeyen aynalar vardı...
Hep karanlığa açılan pencereler,
ardında korkularımın yaşadığı büyük kapılar vardı
Şehirler gördüm ben...
Namussuzluğun utanç olmadığı şehirler gördüm
ve şereflerin çamurlara düştüğü şehirler...
Kadınlar parayla ölçüyorlardı güzelliklerini
Erkekler banka cüzdanlarıyla değerliydiler
ve ben; bir cüzdandım sadece...
Ve nice insanlar gördüm ...
Alışkın elleri kötülük etmeden duramazdı.
Yalan söylemeden edemezdi dudakları.
Gurur kötü dikilmiş bir elbiseydi üzerlerinde.
Boş kovalar gibi ses verirlerdi dokunulduğu zaman.
Nice insanlar gördüm ben Ay Yüzlüm....
Ben yüzü jiletle kesilmiş kötü adamlar gördüm
ve ben her sabah yüzünü traş ettiği jilet kadar para etmeyen
daha kötü adamlar gördüm...
Seni tanıyıncaya kadar dinlediğim;
çatlak sesli bir plaktı,
berbat bir filmdi seyrettiğim.
Seni görünceye kadar kötülükten yana ne varsa tanıdım,
çirkinlikten yana ne varsa gördüm... Tut ki bir kum cölündeydim,
kızgın bir güneşin altında susuzluktan çatladı dudaklarım.
Şimdi senin dupduru kaynağına eğilip su içerken
varlığının paha biçilmez değerini daha iyi anlıyorum.
Yokluğunu bu kadar derinden tatmasaydım,
varlığının eşsiz anlamına varamazdım.
Tut ki yıllarca süren bir geceydi senden öncesi.
Güneşsiz aysız, yıldızsız bir gökyüzüydü.
Kupkuru bir eski deniz kalıntısıydı.
Çekilmiş bir nehir yatağıydı.
Senden önce bir gün seni bulmak ümidiydi beni yaşatan.
Tohumun yeşermek icin yağmuru,
çiçeğin açmak için güneşi beklediği gibi bekledim seni.
Nasıl bir nehir denize kavuşmak için uzak mesafelerden çağlaya çağlaya gelirse;
işte ben de öyle geldim senin denizlerine.
Senden öncesi uzun, uğultulu bir arayıştı,
kudurmuş bir çalkantıydı.
Yokluğun öyle bir uçurumdu ki;
yeryüzündeki bütün uçurumları uç uca eklesek,
yokluğunun yanında bir nokta gibi kalırdı.
Bütün yokluklar bir araya gelse;
varlığının derinliğine yaklaşamaz şimdi.
Senden önceki yıllardan sana kendimi getiriyorum.
Yokluğunu tatmış,
her yerde seni bir rüzgarcasına aramış ve vahşi,
büyük bir nehircesine sana koşmuş bir ben var şimdi karşında.
Arındım bütün kötülüklerden sana geldim.
Seni yarınlara götüreceğim, gel; yaşanmamış zamanlara,
Erişilmemiş hazlara götüreceğim seni.
ONA HENÜZ AŞIK OLMUŞTUM...HAYATIMIN HATASIYDI
(21.09.1996 DİYARBAKIR)"
5.0
100% (1)