5
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1167
Okunma

Sevgili Zeynep Süberk arkadaşım, bir sohbet esnasında lütfetmişti; saçma sapan karalamalarıma ithafen , sen karpuza bile yazarsın usta! elbette bu usta lafzının altını Zeynep hanım hep deli, zırdeli olarak kullanır onun da bilincindeyimdir.
önce acem ovasından süzülür mihrace
kaynana gelini gibidir
ne göründüğü kadar tatlıdır ne de çekici!
yani, pahası ederinden
lezzeti de görüntüsünden çok uzaktadır
ilk olarak zengin mahallerde düşer podyumlara
ve sıcakta soğuk tavsiyelenir aç dudaklara!
serçe kanadına değmiş göğün gargarası
sulusepken ağlıyorken bulutlar
bir maral ormanın koynunda vurulmuş
yeşil göğsünden ateş boşalıyor
yanıyor mübarek, yanıyor haspa!
yarıyor ses getirerek uzun bıçak
göğsünden kanlar boşalıyor
siyah düğmeleri dökülüyor bir bir yerlere
iştahlı bakışlar altında
parça parçaya bölünüyor
o yemyeşil elbise!
tam zamanıdır soyununca, denize
şekere banmış gibi suludur
bir çingene kızı kadar da tatlı aşüfte
şehvetin en rengi kırmızıdır hani
makbüldür nedense ayıp örter,
yattıkça büyümüş, göbek yapmış hali
en kucağa gelmez vakti, en mübarektir daimi!
okkası dirheme pek gelmez de
ikisi üçü gelir bir araya mevsiminde
aşeren bir sürü anneye süt tozudur
damak tadıdır, kütür kütür çiğneyen dillere
önlüklü amcaların ses tellerinden avazlanır
haydi abla şekerpare, şekerpare!..
işte bu da karpuz_u hikâye!..
ToprağınSesi
.
5.0
100% (11)