6
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1977
Okunma
Oku ey mümin Hakka eren kul kimdir?
Hak yolunda çekilen cezalar ne elimdir
Eskiden Bağdat’ta yüce bir kişi
Hüseyin Mansur denen, devrin ermişi,
Allah yolundaydı gece, gündüzü
Rabbine niyazda doğruydu özü,
Tanıdık bir hallacın dükkana girdi
Dükkan sahibini işe gönderdi,
Dükkancı dönünce kendi işine:
“Ya Hüseyin engel oldun işime,
Senin işin için pamuklar kaldı,
Bu gün boşa geçti işim aksadı”
Mansur ahbabının derdini duydu
Pamuk yığınına parmağı koydu,
Dükkanda pamuklar tel tel ayrıldı,
Çekirdekler bir kenara yığıldı,
Bu keramet tüm Bağdat’ta duyuldu,
Halkça adı, hallaç Mansur koyuldu,
Günde dört yüz rekat namaz kılardı
Düşünür düşünür sonra ağlardı,
“Hallaç’ı Mansur’um yüce Allah’ım
Sensiz geçen anım, ne olur halim?”
Diyerek niyaza devam ederdi
Allah’ın dostuydu, sohbet ederdi,
Kerameti çoktu her işi yapar
Sevgilisi Haktı, O, Hakka tapar,
Gerçeği bulmuştu, Hakka ermişti
Vecd ile bağırıp, “Enelhak” dedi,
Bu sözün anlamı Hak benim, demek
Olur mu kullara Hakka benzemek?
Mânâdan habersiz mürşit aklıyla
Yediden yetmişe Bağdat halkıyla,
Dediler Hallaç’a: “Hak,benim”deme
Bu sözlerin ile isyan eyleme,
Dedi ki: “Hak odur yoktur gayrısı,
Enelhak enelhak” bütün çağrısı,
Gönül ehli artık onu terk etti
Mürşitler yanında ermişlik bitti,
Ona divanedir deyip geçtiler
Dergahından el eteğin çektiler,
İnkârcılar ise ayaklandılar
Hallaç’a her türlü küfür yaptılar,
Halifeye başvurup karar aldılar,
Asılmak üzere ferman yazdılar,
Halife bir yıl için zindana attı,
Yıl sonu gelince asılacaktı,
Zindanda ayaklar zincirle bağlı
Hak için yanıyor, yüreği dağlı,
Yine de bin rekat namaz kılıyor
Sordular: “Hak sensen namaz n’oluyor?”
Dedi ki, “Enelhak Hakka geliriz,
Cananın kadrini bizler biliriz,
Eliyle duvarı işaret etti
Gösterdiği yerden duvar delindi,
Mahpuslara dedi: “Çıkın buradan,
Seyredin beni ki, neyler yaratan?
İlahî tecelli emir böyledir,
Enelhak enelhak odur söyletir”
Halk duydukça bunu azgınlaşıyor
Fitne çoğalıyor, baskı artıyor,
Asılacak meydan hazırlanıyor
Yediden yetmişe halk toplanıyor,
Eller kelepçeli Mansur geliyor
Halk taşa tutuyor, cefa ediyor,
Kanlar içerisinde Mansur yürüyor
Kendine atılan bir gül görüyor,
Derinden inledi gül dokununca
Şunu söylemişti sual sorunca:
Taş atanlar halden bilmez takımı
Gül atan bizdendi aldı aklımı,
Taşların altında ortaya geldi
Bir ağaç üstünde eller kesildi,
Kanlı bilekleri yüzüne sürdü
Önünde darağacı bakındı, güldü
Kolları, bacakları bir bir kestiler
Bu Hak aşığını kütük ettiler,
Dilini kesmeden izin istedi,
En son sözlerini şöyle söyledi:
“Ya Rabbi senin yoluna canım gidiyor
Sanma ki, sevdiğin sitem ediyor,
Bin göz, bin el feda senin yoluna
Son sözüm şudur ki, kabul oluna:
Bana bu işkenceyi reva görenler
Dilerim katında rahmet göreler,
Gözüm oyup, elim kesen kulları,
Başımı gövdemden ayıranları,
Aşkımız hürmetine onları affet,
Son arzum bunlara sen mağfiret et,”
Diyerek ağladı, içini çekti,
Cellatlar bu anda dilini kesti,
Bir kılıç vurulup başı kesildi
Gövdesi meydanda ipe çekildi,
Sonradan ateşte ceset yakıldı
Külleri Dicle’ye nehre atıldı,
Böylece Bağdat’lı hıncını aldı
Bir âşık yanınca fitne kapandı,
Hallaç’ı Mansur ki, Hakka kavuştu
Vecd ile söylenen “Enelhak” suçtu,
O öyle bir âşk ki kimse anlamaz
Onu madde ehlinin aklı kavramaz,
Ya Rabbi âşkın ile doldur bizleri
Mânâ âlemine açta gözleri.
H.İbrahim SAKARYA
5.0
100% (1)