keşke bu kadar mükemmel olmasak küçük dağlar zaten bizim de, büyük dağları biz yaratmasak keşke bu kadar megaloman olmasak...
Paylaş:
2 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hanımefendi uzaktan yaratmak kolay.Yaklaşınca, hele hele dibine gidince ( örneğin Ağrı Dağı'na Iğdır Ovasından bakınca ) haddini biliyor insan ...İş yapmıyana, elini sürmeyene,sorumluluk almıyana herşey kolay.Yük altına girince Hanya Konya ayrılır birbirinden... Tebrik eder saygılar sunarım.
bugüne kadar Hanya'yı Konya'ya kafiye olsun diye söylendiğini düşünürdüm.
:) Araştırmak aklıma bile gelmemişti...
Şimdi sen söyleyince baktım ve evet... Vikiped tarifine göre; Hanya;
Hanya (Yunanca'da Χανιά - Hania), Orta Çağ 'da Venedikliler döneminde Canea adını taşımıştır Girit 'in ikinci büyük şehri (2001 nüfusu 139000) ve aynı adı taşıyan ve Girit'in dört idarî bölümünden biri olan ilin (nomos) merkezidir.
828 yılında adayı fetheden Araplar tarafından kuruldu. Sırasıyla Doğu Roma ve Venedik hakimiyetine geçen adaya 1453 yılında İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethinden sonra şehirden kaçan pek çok din adamı ve sanatçı sığındı; Bizans kültürü ve dinini yaşattılar. Hanya, 1645 yılında 54 gün süren kuşatmadan sonra 17 Ağustos’ta Osmanlılar tarafından fethedildi. Osmanlılar’ın Girit Adası’nda fethettiği ilk kale idi. 1669'da adanın fethini tamamlayan Osmanlı Devleti tarafından adanın idarî merkezi yapıldı. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında çıkan Rum isyanı üzerine adaya gönderilen Gazi Ahmet Muhtar Paşa, Girit Rumlarının bağımsızlığı için zemin hazırlayan Halepa Sözleşmesi’ni 23 Kasım 1878’de Hanya’nın bir ilçesi olan Halepa’da imzaladı.
Hanya, 1898-1908 arasındaki Girit Cumhuriyeti döneminde de başkent işlevi görmüştür.
1880 yılında kurulan Mevlevihane, 1904 yılına kadar faaliyetlerini sürdürmüş ve civardaki diğer Mevlevihaneler ile Müslümanlar arasında bir haberleşme merkezi işlevini sürdürmüştür[1]
Yunan devlet adamı Eleftherios Venizelos Hanya'ya yakın bir köyde doğmuştur. Türkçe'deki "Hanya'yı ve Konya'yı görmek" deyimi bu şehirden dolayı ortaya çıktığı düşünülür[2]
Evet , Girit Adasının kuzey doğusunda bir liman şehridir.Osmanlı zamanı ve öncesinde limanda müstahkem bir kalesi vardı.Kale hala ayakta sanırım.Saygılarımla..
bugüne kadar Hanya'yı Konya'ya kafiye olsun diye söylendiğini düşünürdüm.
:) Araştırmak aklıma bile gelmemişti...
Şimdi sen söyleyince baktım ve evet... Vikiped tarifine göre; Hanya;
Hanya (Yunanca'da Χανιά - Hania), Orta Çağ 'da Venedikliler döneminde Canea adını taşımıştır Girit 'in ikinci büyük şehri (2001 nüfusu 139000) ve aynı adı taşıyan ve Girit'in dört idarî bölümünden biri olan ilin (nomos) merkezidir.
828 yılında adayı fetheden Araplar tarafından kuruldu. Sırasıyla Doğu Roma ve Venedik hakimiyetine geçen adaya 1453 yılında İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethinden sonra şehirden kaçan pek çok din adamı ve sanatçı sığındı; Bizans kültürü ve dinini yaşattılar. Hanya, 1645 yılında 54 gün süren kuşatmadan sonra 17 Ağustos’ta Osmanlılar tarafından fethedildi. Osmanlılar’ın Girit Adası’nda fethettiği ilk kale idi. 1669'da adanın fethini tamamlayan Osmanlı Devleti tarafından adanın idarî merkezi yapıldı. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında çıkan Rum isyanı üzerine adaya gönderilen Gazi Ahmet Muhtar Paşa, Girit Rumlarının bağımsızlığı için zemin hazırlayan Halepa Sözleşmesi’ni 23 Kasım 1878’de Hanya’nın bir ilçesi olan Halepa’da imzaladı.
Hanya, 1898-1908 arasındaki Girit Cumhuriyeti döneminde de başkent işlevi görmüştür.
1880 yılında kurulan Mevlevihane, 1904 yılına kadar faaliyetlerini sürdürmüş ve civardaki diğer Mevlevihaneler ile Müslümanlar arasında bir haberleşme merkezi işlevini sürdürmüştür[1]
Yunan devlet adamı Eleftherios Venizelos Hanya'ya yakın bir köyde doğmuştur. Türkçe'deki "Hanya'yı ve Konya'yı görmek" deyimi bu şehirden dolayı ortaya çıktığı düşünülür[2]
Evet , Girit Adasının kuzey doğusunda bir liman şehridir.Osmanlı zamanı ve öncesinde limanda müstahkem bir kalesi vardı.Kale hala ayakta sanırım.Saygılarımla..
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.