2
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2299
Okunma

Sevgili!
Ne isterdim biliyor musun?
Anlatayım;
Cân’la olmak isterdim
Sohbeti cânanla..
Senle olmak isterdim ..
Seninle geçen zaman illa ki güzel
Ama hepsinden güzeli;
Gözlerinin, sözlerimle teması olsa gerek,
Bir başka keyiftir çünkü gözlerinle buluşmak…
İsterdim,
Bir sahil kenarında olalım
Tahta bir masanın etrafında
İki kişiden mütevellit bir heyet,
Oturup sohbet edelim…
Dalgaların kıyıyı dövdüğü
Martıların simit kırıntısına üşüştüğü
Bir atmosferde…
İsterdim,
Sıcak bir salebin eşliğinde
Kayıtsız,
Kâğıtsız,
Kalemsiz,
Ama illa ki gözlerinin olduğu
Kayıtlı bir zaman diliminde…
İsterdim,
İki sessiz çığlık
Bu, ister sen, ister ben…
İster o, yahut şu…
Velhasıl ne talihlidir;
Ben, sen, o, yahut şu
Sessizliğin ikliminde…
İsterdim,
Namütenahi bir vakit;
Saate takılıp kalmasın gözler,
Ve molaya muktedir bir ikindi çöker
Vakti fısıldar kulaklarımıza...
Uzaklaşırken, kızıllığın huzurundan
Vedayı hatırlatır, uçup giden martılar…
İsterdim,
Masa örtüsünü tutan el
İskâmbil kağıtları gibi üst üste gelen…
Üşümesinler diye mi,
Görmesinler diye mi bilinmez!
Tutunurlar poyraza karşı...
Ama gözler, illâ ki gözler;
Meftunu olurlar grup vaktinin
Ayrılığı telaffuz etmez, edemez diller…
Dil ki meflûç olur;
Basireti gider…
Deliliğe vurur akıl
Ve kaybolup giderler;
Koparılan bir takvim yaprağında…
İsterdim,
Şerh düşülen bir yaprak,
“Üsküdar iskelesi
oniki kanunisani bindörtyüzyirmialtı”…
Bir kitabın arasından
Başka bir zamana doğru yola çıkan…
Kimi zaman okunan,
Kimi zaman okşanan…
Artık kıymetli bir kağıt parçasıdır o
Hazine gibi saklanan…
İsterdim,
Küçük bir kağıda
BÜYÜK hatıralar sığdırılan…
Ve bir miras gibi
Gelecek nesillere aktarılan…
Ömer Faruk ARLI
5.0
100% (4)