13
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1875
Okunma
Önce Mersin’in toprağı öptü yüzümü
Tam on sekizinde
Nasırlı ellerimle
Düştüm Ankara’nın yollarına
Ne taşını gördüm
Ne de toprağında yürüdüm
Bir isini soludum ciğerlerime
Bir de ismini kazıdım kalbime Ankara’nın
Hani geldiğimde ısınamadığım
Ama ayrılırken ağladığım şehir.
Bir yüreğim kaldı orada
Bir de yaşayamadığım aşklar
Bir Dil-Tarih Coğrafya
Bir Balgat
Sonra da Koç Yurdu tanırdı beni
Sakarya’daki çay ocağı iyi tanırdı
Kızılay’daki meyhaneler hiç bilmezlerdi beni
Yoksulluktan alamadığım kitapları
Önce seyrederdim
Sonra da okurdum oralarda
Bir kızı takıp da koluma
Parasızlıktan Tunalı Hilmi’de
Ne gezebildim
Ne bir pastanede oturabildim
Ne de bir diskotekte dans edebildim
Artakalan harçlığımla
Arada bir sinemaya
Bir de tiyatroya giderdim
Gezemediğim Tunalı Hilmi’de
Mafyaya inat
Polise inat
Zabıtaya inat
Kaçak sigara sattım
İndiğinde sırtıma zabıtanın demir çubuğu
Yediğimde yumruğu polisten
Ya da boğuşurken mafyayla
Hani, ben de delikanlıymışım
Benim de yüreğim varmış
Anladım ki benim de gözüm karaymış
Bir ağlamayı
Bir de acıyı unuttum bu şehirde.
Arada bir annemin ayrılırken
Bana sıkıca sarıldığı
Yağmur misali boşanan gözyaşları gelse de aklıma
İnan ki ben ağlamazdım
Sevdaları da yalandı bu şehrin
Portakal çiçeği
Gök mavisi
Muz kokulu
Akdeniz kadar sıcak
Toroslar kadar asil
Aşklar yaşamazdı bu şehirde
Sahteden aydınlansa da geceleri
Ciğerime dolsa da isleri
Yine de severdim
Ben bu şehri
07.03.1992
Muhammet ARDIÇ
5.0
100% (1)