Okuduğunuz
şiir
16.1.2012 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
şiir-i şehadet
Saçlarına ak düşmüştü gecenin unutulan cümleler sayıklanıyordu zincirlenmiş dillerde soğuktan terliyordu gerilla mağara duvarlarında yankılanırken isyankar mısralar
barış baltaları çıkarılıyordu şiddetli ateşkeslerde müphem kurşunlar sahipsiz kalıyordu parçalı bedenlerin ölgün özgürlüğünde ve şiddetin tandansı dans ediyordu iskenderin kılıcıyla
kan çiçeği açmış tutsak kuytularda sığmıyordu mektuplara aşk dağları bombalar d’eliyordu ferhatın dağlarını deliyordu
ucuz viskiydi hiçlik sarhoşu yapan atları ve göz yaşlarında saklanıyordu hudut bir sevgilinin duasıyla
kopan emir komuta zincirleri boğazımıza dolanıyordu genç subaylar rahatsız çoban yıldızı eşlik ediyordu sarma sigaralara metafor yağıyordu uzaydan gözlerine mil çekilmiş karanlığın üzerine
Paylaş:
6 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Tebrikler... her bir ölüm.. sebebi ne olursa olsun üzmeli insanı... hele şair ruhlu insanları kahretmeli her bir ölüm... duyarsız bir sanat olamaz.. duyarsız bir şiir yada şair olmaz... sanat ne içindir diye sorulmuştu güzel sanatlar adı altındaki bir derslikte... bin tane cevap geldi... belki hepsi doğruydu belki hepsi yanlıştı... ama en son cevap soruyu soran bilgeden gelmişti... demişti ki sanat insanların duyarlılıklarını artırmak içindir... duyarsız bir topluma dönüşmeye başladığımızı üzülerek gözlemliyorum... kalbimizde gizli kin nefret besliyoruz... insanların ölmesine üzülüyorum... ama içinde kin barındıran yaşayan bir insana daha çok üzülüyorum... Duyarlı kaleminiz daim olsun... sanat bunun için şiir bunun için ...
Sn AKTAŞ'ın mükemmel yorumundan sonra yazacak pek bişey kalmamış tebrik ediyorum manidar, anlamlı ,düşündüren günü süsleyen güzel dizelerinizi başarılarınız daimi olsun dost yürek saygımla.
Bazı kadınların yalnızlığı ayakkabılarının topuk seslerinden belli olur.Bazı şiirlerin de güzelliği, etkililiği başlığından belli olur.Bu şiirin başlığı da bu türden işte,kendini hemen ele veriyor.
‘’Saçlarına ak düşmüştü gecenin unutulan cümleler sayıklanıyordu zincirlenmiş dillerde soğuktan terliyordu gerilla mağara duvarlarında yankılanırken isyankar mısralar’’
Gecenin saçları’ imgesi son derece etkili olmuş giriş için. Okuru kendine çekebilecek güçte en nihayetinde. Gecenin saçları’ imgesinden ne anlıyoruz peki; doğrusu bir çok şey aklıma geliyor: dışarıda kar yağıyor, ben kar taneleri olarak alıyorum bu akları ya da karanlık etraf ve karanlığın içinde parlak bir ışık,bu ışıklar yıldızlar da olabilir,sokak lambaları da.Bu bizim hayalimiz,peki ya şairin hayali ne,asıl önemli olan bu.Mi?
Zincirlenmiş diller’’ bu da ilk dize kadar etkili bir buluş.Aslında bakarsan bütün diller birbirinin devamı-gibi-. İnsanın icadı olduğuna göre mesele yok;ama bazen bu zincirden kopan,koparılan diller de olmuyor değil. Soğukta terlemek’... ilk bakışta bize tuhaf gelebilir burası;ancak biraz düşününce o kadar da tuhaf olmadığını görüyoruz,anlıyoruz;çünkü soğukta terleyen o kadar canlı var ki. Örnek: insan…
Ve tam tersine güneşte üşüyenler... Mağara duvarlarında…’’ yine bir dokunma var tarihe.Dillerin henüz doğmadığı zamanlarda,kendi aralarında anlaşmak için bir araçtı resimler.Oysa burada biz resim yerine mısra okuyoruz.Ama ‘hiyeroglif’i düşününce anlıyoruz hemen.Yani haklı,yerinde bir dokunuş.
‘’barış baltaları çıkarılıyordu şiddetli ateşkeslerde müphem kurşunlar sahipsiz kalıyordu parçalı bedenlerin ölgün özgürlüğünde ve şiddetin tandansı dans ediyordu iskenderin kılıcıyla’’
Bu bölümde o kadar çok şey saklı ki,eşeledikten sonra daha iyi anlayacağımızı umut ediyorum. Sondan başlamak istiyorum nedense bu bölüme.İskender’İn kılıcı’ deyip geçmek yetmez,daha doğrusu şiiri anlamamız için farklı bakmak gerek biraz.Malumunuz üzere, Gordion düğümü’’ diye meşhur bir efsane mevcut tarihte.’’Ölen Frig kralının varisi olmadığından kente ilk giren arabalı kişinin kral olacağı vasiyeti üzerine, kral öldüğünde kente arabasıyla ilk giren Gordion arabasını bağlarken bir düğüm atıyor. Bu düğümü kim çözerse Asya'nın hakimi olacağını da dile getiriyor. Bir çok kişi bu düğümü çözmeye çalışsa da bunu başaramıyor. Düğümü çözmeyi başaran İskender’in yöntemi ise elindeki kılıç oluyor ve İskender'in imparatorluğu veya 'barışı' geniş topraklar üzerinde hakim oluyor.’’ Biraz da toplumsal kördüğüme bir gönderme.Toplumun içindeki uğursuzluğu kaldırmak diyelim ya da.
Öncesinde, ''şiddetin tandansı’’ diyerek toplumun şiddete olan yönelimini okuyoruz. Bir bakıma, bir bütünsellikle karşı karşıyayız.Dans etmek biraz da başkaldırı olduğuna göre… Özgürlüğün pörsümüşlüğü’’ diyebiliriz.Özgürlük mü ölgün,yoksa insanların zihniyeti mi,bu tartışılır doğrusu. Ben İnsanların zihniyeti diyorum ve kendi payıma düşeni alıyorum...Şairin bu bölümdeki fikri bulanık gibi. Fikri bulanık derken,yaşanan olaylar karşısındaki duruşunu kastediyorum tabiî.Önce bir bulanıklık sonra bir duruluk.İskender’in kılıcıyla bunu daha da somutlaştırmış.Ve barış baltaları çıkarıyordu…’ daha iyi bir imge bulunana dek,en güzeli bu.Barışın baltaları.
Balta bilindiği gibi,hep negatif bir çağrı bırakır zihnimizde,oysa barış…
‘’Ben, hem kendimden bahseden şiirler yazmak istiyorum, hem bir tek insana, hem milyonlara seslenen şiirler.'' ’’Nâzım Hikmet’in ifade ettiği gibi tıpkı.Şair, bu bölümde topluma seslenmiş,ya da şöyle söylemek daha doğru olur belki: bireysel toplumsallık’ tan bahsetmiş.Ferhat’ın dağlarını kim deliyor? Dağlarını kim deliyor Ferhat’ın, her iki şekilde de aynı manzaraya bakıyor penceremiz. Kapatalım soğuk girmesin içeri…
Ve kan çiçeği’’
Biz buna: ''saçlarına kan gülleri takayım.. bir o yana , bir bu yana...'' diye Ahmet Arif’ten okumuştuk.Hangisi daha çıplak?
Ya da Zülfü Livaneli’den,
‘’topraktan mı sürmüş candan mı kopmuş açar yediveren kan çiçekleri’’ Üç şiir de bizi doyuruyor doğrusu…
‘’ucuz viskiydi hiçlik sarhoşu yapan atları ve göz yaşlarında saklanıyordu hudut bir sevgilinin duasıyla’’
Bu bölümde yine bir yerlere atıfta bulunmuş şair.Hemen ilk aklımıza gelen Bahman Gobadi'nin 2000 yılında
çektiği ve bir toplumun dramını anlatan‘’Sarhoş Atlar Zamanı’’dır.
Şimdi Murathan Mungan’a kulak verelim:
…İnanmadığım Allah'a Senin yüzünde inandım Adı dua olan sevgilim Yandım yandım yandım’’ yukarıya bakalım tekrar: ‘bir sevgilinin duası’ bu, herhangi bir sevgilinin duası olabilir. Yani kendi sevgisini kutsallaştıranların yetim duası.
‘’kopan emir komuta zincirleri boğazımıza dolanıyordu genç subaylar rahatsız çoban yıldızı eşlik ediyordu sarma sigaralara metafor yağıyordu uzaydan gözlerine mil çekilmiş karanlığın üzerine’’
Ve final…
Şairin nereye gönderme yaptığını bilmek için biraz dikkatli okumaktan geçiyor diyebilirim. Çok uzakta dediğimiz,ama en yakınımızda olanların hayatı var burada.Bunu o kadar iyi anlatmış ki,şiirin içine girmemek mümkün değil.'Metafor yağıyordu uzaydan’... metafor dediği ‘ateş böcekleri’dir aslında. Nefes kesen ateş böcekleri ama.Geceyle başlamıştı şiire,şimdi finalde ise karanlık.Her gece karanlık değil, her karanlık da gece’değil. Karanlık bir gece’diyelim biz buna ve tahta bastonumuzu alıp göç eyleyelim bu şehirden.
Etkili yorum seçmek bu yorum için yetmiyor, hakkını vermiyor doğrusu. Şiir gibi bir yorum, hatta şiirden daha etkili bir yazı olmuş. Harcadığın vakit için teşekkür etmem yeter mi bilmem...
Etkili yorum seçmek bu yorum için yetmiyor, hakkını vermiyor doğrusu. Şiir gibi bir yorum, hatta şiirden daha etkili bir yazı olmuş. Harcadığın vakit için teşekkür etmem yeter mi bilmem...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.