1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1044
Okunma

Yanık bir koku kızarmış simidin buğusunda
Bir taze çay iki şeker
Ve beni her sabah çeker çiftenin çaycısı
Soluksuz yudumlarken boğazıma takılan susam taneleri
Ağlatana kadar öksürtür ya öyle işte
Dikilen gözlerimi nakış nakış taşlara işleyen
İşlemiş içime
Düşen çocuğun dizinde toplanan kanın şavkı mıydı çayıma düşen
Ve her daim kapı önüne üşüşen
Mendilci kızla tartıcı ufaklık
Ağabey Allah sevdiğine kavuştursun bir mendil
Ağabey tartalım okul harçlığım olsun
Dedim
Ayırdılar yetmez ki elindekiler silebilsin yaşlarımı
Küçük sen de al tartını git buradan
Elindekinin ezilmişliği var her çıkanda üstüme basılan ayakla tarifsiz bir yük
Unutmam Allah büyük …