5
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1218
Okunma

asırlardır geriye uzatılmış
bir meydan dayağıdır insanlığın ortasında
sözcüklerim yetmiyor kederimi dile dökmeye
ne denli enezim anlayın işte
göz kırpar sonbahar
toprakta ot kurur
mutsuz olur küçük pencereli ıslak damların çocukları
yenilgilerle doludur geçmişleri, kaçıp kurtulmayı beceremezler
hangisi sıyrılabilir ki korkularından
her biri bir düşüşün hikayesinde düşe kalka
yuvarlanıp gider güneşin sönük yüzünde
mevsimler hep güz, otlar can çekişir hep
ey koynuna sığınamadığım güzel ülkem
kapılarımızın köçeğinde dönmüyor anahtarların
yolumuza çıkmıyor yolların
ışığın vurmadan yüzümüze
gözümüz açık geçip gidemiyoruz
anla işte
ellerine kıran mı girdiydi
insafı da gözleri gibi yok uzak kentlerinin
başka bir yer var mı söyle şu gökkubbenin altında
sermesinler önümüze masumluklarını
niyet çekmesinler
bizim coğrafyada kimsesize yuva sorulmaz
sel olur
yel olur
vurulur yaşamlar vakitli vakitsiz
isli duvarlarda metruk soru işaretleri
solgun renkleriyle asılı durur
yakarıyla bin yeminle gelseler hangi yürek aldırır ki
dünya gözüyle dillerin kirini gördük
gördük hiçliklerini
kalubeladan beri
hiç mutluluk örtünmedi mi bu dağlar
karanlığı derinleşen çocuklar
susuz kalmış balıklar çırpınıp durdular
ezeli de ebedi de bellidir bu tirşe tufanın
güçsüzleri yok sayanın ağılıdır iktidar
bunu bir kadınlar biliyor
bir de çocuklar
Müsadenizle
5.0
100% (4)