1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1419
Okunma
BOĞAR, ufku sararak kızılca tülleriyle,
Yaşlı günü öldürür an be an batan GÜNEŞ.
Kâinatın rahminden sayısız yıldız DOĞAR,
EŞ yok mu sana hani? Gökte süzülen kamer...
Yüzünü görmeyince tatsız, tuzsuz AYAZLAR,
HALELERİN nerede? Ben mi göremiyorum.
YAZLAR, baharlar, kışlar eskisi gibi değil,
Ya da sende bir şey var şaştı MERHALELERİN...
SU ELER bulutlardan arzdan gelmez mi sana,
Ya lal olmuş güllere şakıması BÜLBÜLÜN?
Bekle! Belki ulaşır yolladığı BUSELER,
GÜLÜN kızıllığından yanıp küle dönmezse...
Bütün yeryüzü etsin senin ile YARANLIK,
ZEMİN DE ışığının, nuruyla aydınlansın.
KARANLIK suları öp! Sular yakamozlansın,
Yeryüzünü şenlendir karanlığı del İN DE...
KENDİSİ, bizzat sana uzatmıştı elini,
O cehalet devrinde senin için SAADET! ..
Kamer, hatırladın mı? Güllerin ’EFENDİSİ’
ŞAHADET parmağıyla seni gösterdiğini...
Recep Odacı
5.0
100% (2)