6
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1315
Okunma

Gün, kızıl saçlarını salarken suya
zamanı nazlı nazlı devrederken akşama
daha göğün yıldızlı dalına tırmanmadan ay
henüz gecenin ayağına takılıp düşmeden yalnızlığım
alacasında akşamın, şimdi
hemen şimdi bir telefon çalsa.
Yarına açıldı kırlangıç yuvalı pencereler
yaşamın uzayan dallarını süsledi umut tomurcuğu.
Açmaya mahkumdur ya mayıs çiçeği yürek
kaptırmadan yapraklarını poyraza
sararmadan, solmadan çehremin goncası
bir telefon çalsa.
Hayatı ebruliye boyayan ressam
düşlerden çıkarsa tüyleri seyrelmiş fırçasını.
Eskimiş okkasından alıp gerçeğe batırsa.
Gerçeğin tam da göbeğini boyasa
silik biraz
kırık mavi
ama olsun
bir telefon çalsa.
Yaşamın yassısında söndü mutluluğun yalancı mumu
çiftetellisi kısa sürdü gençliğin.
Arzuları uyuttum tek yastıklı yataklarda
dün büyüdü acılarla.
Yılların bilge öğretmeni öğretti
yarının yaşı yok...
Dün büyüdü acılarla
yarının yaşı yok
an, sadece an.
Ah şimdi, şu an bir telefon çalsa.
s.u
5.0
100% (6)