1
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1866
Okunma

mutluluk bir düştü
annesiz büyümüştü annem
mavi gözlerindeki bulut yağarken
çok sevmişti babasını yoksul yıllara rağmen
gencecikti evlenince aynadaki hüzünde
hayata yapardı makyajı yoktu yüzünde
ve ömrünce düştü çocuklarının derdine
yuvasında dişi bir atmaca kadar iyi bir eş
yavrularına sahip çıkarken bir arslana eş
elinden kurtulsa gözyaşıyla boğardı kötülük kalleş
ama o şimdi
yaş gününü bilmeden
gökyüzünden aşk yağarken
yaşlandı zamana yenilmeden
yıllar yılı çırpınıp büyüttüğü insanca
çocuklarını yolcu ederken otobüsün ardınca
gökyüzü ağlar
annemin gözlerinden yağmur yağardı...
ama o şimdi
bir cana hasret
saçını süpürge ettiği
hayatını armağan ettiği
seksenlik adamıyla bir başına
kullanmayı bile
bilmediği cep telefonunda
diyordu ki;
kardeşim hasta
üç yara var ciğerinde
üç evladım gurbet elde
üç yıl var mı bilmem kader dilinde
kimse kalmadı oğul..
derdim olsa kardeşime derdim de
hem ana yok babasız da erdim de
evladımı el kızına verdim de
gülen var mı bilemedim be oğul...
ve buğulu bir nefes kaldı
cep telefonumda
üşüyordum
yağmur yağıyordu
gök yüzüne bakıyordum
ve ben içimden haykırıyordum
diyordum ki
inat etme gök yüzü anam kadar ağlayamazsın...
5.0
100% (2)