4
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1064
Okunma
Adını sevgi ve tutku koyduğum
Bulutlarla kapladım bugün gökyüzünü
En nadide duygularımı çıkardım sandukçadan
Bütün kilitleri açtım, bugüne özel.
Yanaşmaya cesaret edemediğim
Limana kırdım bu kez dümenimi
Karşımdaydın ve adın cesaretti.
Güneşi güldürdüm yine bugüne özel
O bizi ısıttı, biz ona şarkılar besteledik.
Başımı omzuna eğdim hafifçe ve radyoda o şarkı
“fırtınalar” koparsa kopsun, sürüklesin ikimizi
Öyle ya bizim çoktan hak ettiğimiz mutluluğumuzdu (bu)
Güzel bir köye düştü yolumuz, iki dostla birlikte
Ve senin elinin sıcaklığı, yüreğinden akıp gelen.
Mandalina ağaçlarındaki turuncuların
Eşlik ettiği yolculuğumuzun en başındaydık.
Umut vardı kısa vadeden çok uzun zamana.
Her geçen gün ayrı biriktirdiklerimiz vardı
Unutup, unutturamadığımız…
“alev alev” sıcaklığın ardından
“şirince” bir esintiydi işte biraz yonttuğumuz
Kızgınlıklara tanık olduğumuz bir komedi filmi
Görkemli restoran ve gri araç, güzel manzara
Tadımlık meyveler, sıcak gözlemeler, gözleri gülen kişiler…
Her şey bizim içinmiş gibi dupduru, şeffaf.
“su” gibi her şey “ışık” saçıyor.
Dokunsan kayıp gider, bırak ortada gezinsinler.
Karanlığı geçtim, yarın yeni bir gün
Güneşle anlaşmamız var ya içim rahat.
Pişirdiğimiz turuncu renkli anıları
Sandukçaya özenle koyduk, henüz kapatılmayan
Geriye dönüşte “Efes” kadar antik ve değerli güzellikler bıraktık
“yedi uyuyanları” uyandırdık, mutluluğumuza şahit yaptık.
Yan yana olmanın keyfine sonunda vardık.
Biz ayrılmak zorundaydık, sonunda bulutları ağlattık
Bir şey bitmedi, en tatlı yeri başlıyor dedik
İkna etmeye çalıştık, öyle ya “biz” artık hep vardık.
Güneş sitemle çevirdi yüzünü bizden
Köşede kalmış bir denizyıldızına yöneltti habersiz
Bakarken öylece başımı eğdim yine bilinçsiz.
Koca bir şehir hem sensiz kaldı hem bensiz…
Gülçin Güloğlu