hayrola ulu göl
pek keyifsizsin
anlaşılan suların çekilmiş
bu kıtlıkta birazda senden olsun müsadenle

serzen biraz yağmur duasına çık
ağla
yoksa meme vermezlermiş
ters tepmesin sonra asit gölü oluverirsen bide

kuru kuru otururuz kerpiç dostlarımla
epeydir başımız sıkıntılı
ne gelen var nede giden
yusufun kuyu suyuna döndüm

içimden petrol kuyusu geçiyor
patlar delinir diye ödüm kopuyor
birazda onun sıkıntısı
işte ne olsun buharlanıp gidiyoruz
bizden ayrılanlar çoktaaan koca bir deryada çoluk çocuğa karıştılar

bu aralar kayalarımın tuzu çoğaldı
ayakkabısı delik tüccarlar toplayıp götürüyorlar
tuzumdan medet umuyorlar
hey güzel allahım

çat kapı birgün çekip gideceğim
günlerini görecekler
akrep çiyan yılanlarımla
bulut olup gidip ni york şehrinin kıyılarına
yağmur olacağım
büyük düşünmeli yoksa ne işe yarar otur oturduğun yerde

ah aşk taptaze bir bulutla denizlere karılmak
piyu diyorum ter bastı aşkın aklıma geldi
sigarayı bırakmasam bi tane yakardım
ah ah aşk ah

azbir yüksekteki kurumuş kıyılarında
çatlakların içinden buhar çıkıyor
bir bok böceği aranıp duruyordu
akşam serinliği yavaşca kendini hissettiriyor
insan battaniye arzusu çekiyordu
bel ağrıları nüksetmiş
hapşırıp hapşırmayacağında kararsın suratı buruşuktu
gelgelelem eski anıların hatırına
az bir yağmur çisiledi
’’ hapşırığı tamamına erdi ve hapşırdı.
elhamdülillah...



..