1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
908
Okunma
İstanbul ağır ağır ağlıyordu
Eylül tüm soğukluğuyla gitmişti
Evlerin gölgeleri büyürken
Güneş dar sokaklarda yoktu
Ekim başı aşkları ruhumu teslim almıştı
Burası İstanbuldu...tereddüte yer yoktu
Çiçek pasajında bir akşam için neler vermezdim....
Neler vermezdim senin için İstanbul....
İstanbul kaldırımlara sinmişti
........
Aradığım İstanbul bu değildi
Seni şaraba beleyip içesim vardı
Kırmızı bir gece borçluydun bana
Geceyarısı sevişmeleri ağız dolusuyla
........
Burası İstanbul muydu?
Galatasaray’dan aşağı yürüyesim yoktu
Oturdum.....
Hangi yıldaydım ?
Akreple yelkovanla işim yoktu
Apartmanların gölgeleri büyüyordu
Güneş odama girmiyordu
Güneş ruhuma neden girmiyordu?
......
Yatağın başında uyumuşum
Saat sabahın dördü
En sıkıntılı saat
ana rahminden doğacak çocuk gibi sancılı.....
günün en sıkıntılı saati....
birazdan güneş çıkacak gökyüzüne
bir oh diyeceğim,
yatağın başındayım
İçine giresim yok
Burası İstanbul mu?
Sakallarımın büyümediğini farkettim
belki aylar sonra
Aynaya baktım suretim yoktu
Burası neresiydi..?...