7
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
915
Okunma
Babam, hep ağaç diker, yabanıl olanları aşılar ve onlar büyüdükçe, çocuklarını sever gibi severdi ağaçları.
En çok da Zeytin Ağaçlarını.Onlara çok emek verirdi, sonra yetiştirdiği meyve ağaçları. Gözü gibi bakardı onlara, maazallah birine bir şey olsa, kıyamet kopardı evde.
İki tane de gül fidanı yetiştirmişti, biri yaz kış demez açar, diğeri hep baharı beklerdi...
Aynı bahçede iki gül ağacı,
biri yaz kış demez açar,
diğeri olsun isterdi,
her mevsim bahar…
açmayan hep bakımlıyken,
açan güle el süremezdi kimse,
ziyan olmasın isterdi çiçekleri,
ama o her yıl biraz daha yaşlanır,
ve kururdu dalları, birer, birer …
menekşeler sarmıştı sonunda,
açmayan gülün etrafını,
baharda açsa da kaybetmişti,
babamın ilgi ve şefkatini.
menekşelerdi artık gözdesi,
işin sırrı ise annemin en çok
mor menekşeleri sevmesiydi…
hiçbir ağaçtan yaprak düşmesin,
isterdi babam, sanırdık,
bizden çok sever onları,
kıskanırdık ağaçları,
hatta yeni filizlenmiş aşıları,
o ise hep bizleri okşar gibi
okşarmış fidanları,
sonradan öğrendik ki,
her birine verirmiş,
bir çocuğunun adını…
en çok da zeytinlerini korur kollardı,
yemek içmek bir tarafa,
barışı simgelediği için severmiş meğer,
tüm ağaçlar içinde, zeytin ağaçlarını…
Hatice AK/06.10.2011
5.0
100% (4)