18
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1672
Okunma

Gezsem şu âlemi esen yel ile
Dilime dil olmaz dili neyleyim
Gâhî ırmak ile gâhî sel ile
Yâre götürmeyen yeli neyleyim
Aldırış etmeden yokuş düzüne
Kırk ilmik atsalar yorgun dizime
Oturup gözede değsem sazıma
Çalmazsa sazdaki teli neyleyim
Meyletmeyip canda ölü sağlara
Öksüz bedenimi vursam dağlara
Dağlar atsa beni seyran bağlara
Baykuşun konduğu dalı neyleyim
Nice şahlar geldi geçti diyorlar
Karun olsa bile göçtü diyorlar
Ecel cümlesini biçti diyorlar
Yolunu şaşıran yolu neyleyim
Feleğin elinde çileden plan
Ömür iki nefes gayrısı yalan
Dost dediğin dosta olursa yılan
Sohbeti neyleyim malı neyleyim
Yorulsam bir yerde yaslansam taşa
Gözüm uyku ile girse savaşa
Bin bir huri ile kalsam baş başa
Yabancı yüzlerde alı neyleyim
Bir haber gelse ki bekliyor suna
Şu yolun sonunda varırsın ona
İsmim yüreğinde geldiyse sona
Bülbülü bilmeyen gülü neyleyim
Durup sual etsem işte o ara
Desem dermân mısın yoksa ki yara
Eğer gül cemâli düşerse zâra
Başımda simsiyah kılı neyleyim
Hüznüne bir devâ olsam gerektir
Yanında bir ömür kalsam gerektir
Yârin nazârını bilsem gerektir
Keremden az olan külü neyleyim
Uzanıp gözünden silmezsem yaşı
Gayrı Makberî’nin zehrolur düşü
O gönül sultanı o huma kuşu
Onunla dolmayan solu neyleyim
Makberî………11/08/2011……..21:25