Gönüllüyüm işte…
Satır başı sevdaların
Merhametine bıraktım kendimi alabildiğine
Kalem sen kâğıt ben…
Noktadan sonrası hikâyeleri
Seninle yazmaya yeminli bu yürek
Gel…
Gözlerinde yak beni dudağında erirken…

Hesapsızım yani anlayacağın
Seni benden çıkarsam bile
Sen kalıyorsun
Çarpsam yine sen
Toplasam inadına
Tekrar tekrar….
Gel…
Gözlerinde yak beni dudağında erirken…

Telaşlı yarınlara bıraktık bu günden
Umutlarımızı…
Kurumuş çöllere düşen yağmurlar misali
Şükür edercesine bağladık yüreklerimizi
Birbirine
Sorgusuz – sualsiz…
Dokuz sekizlik atarken yüreklerimiz
Gel…
Gözlerinde yak beni dudağında erirken…

Tut ellerimden
Beraber çizelim şu dünya denen tuvale
Resmimizi…
Sen pembeden kat biraz
Ben mutluluk beyazından
Sonra biraz yeşil..
Zeytin karası gözlerinden de biraz katalım
Gel…
Gözlerinde yak beni dudağında erirken…
Açılsın gönül kitabının
Toz içinde kalmış kapağı usul usul
Satırlar arasında gezinirken gözlerin…
Bazen seni oku…
Bazen beni…
Nefes almadan süren bir yolculuk misali
Duraksız…
Olabildiğince akıp giden
Okyanuslar misali…
Gel…
Gözlerinde yak beni dudağında erirken…

Gel…
Gözlerinde yak beni dudağında erirken…
Süslerken rüyalarımı
O tatlı buluşmalar…
Kime ne…
Bazen bir uçurtmanın ipinden tutarız
Özgürlüğe uzanır bedenlerimiz
Bazen bir serçenin kanatlarında
Yağmurlara karışır gözyaşlarımız…
Ve tek damlada buluşur sevda…
Gel…
Gözlerinde yak beni dudağında erirken…

Ali ALTINLI – 04/08/2011
Saat: 21:27