10
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
2150
Okunma

Bugün
Ağlayan kadınlar var şehirlerimde…
Kan çanağı gözlerinde acı, öfke !
Boynu bükük fidanlar, çocuklar var,
Baba diyen dillerinde kor, har !
Emekleri başlarına devrilen analar…
Yüreği içine çöken dağlardır babalar…
Bugün ölüm kokuyor memleket seması…
Cihanın duvarlarını aşındırıyor bu matem.
Zılgıtlar basın
Ağıtlar yakın oy !
yağmurun
izi
Issız kalan bîçâre kadınların,
Yarlarından ayrılıp yüreği binbir parçaya ayrılanların,
Çeyiz sandığı sessizliğe bürülü genç kızların,
Gözlerinde dondu ya bakışları !
Hesabını vereceksiniz; mektep çocukları…
Bir bebeğin kalabalığı izleyişinin,
Çocuğun “babam nerde” deyişinin,
Annenin kabullenemediği bu gerçeği,
Yavrusuna anlatmak için düştüğü çaresizliğin,
Hesabını vereceksiniz; mağara dibi, köprü altı kazanımları…
Yol gözleyen anaların pınarı kuruyan gözlerinde uykusuzluğun,
Yanıp kavrulan yüreklerinde bir yudum susuzluğun,
Piçliğinizin, kudurmuşluğunuzun,
Hesabını vereceksiniz; her atılanı tutanın artıkları…
Bir dağdı evladı gözünde,
Gururla bahsederdi baba, her bir sözünde.
Şimdi beyaz kefen altında o gül yüzünü,
Kardeşinde arayışının, bulamayışının,
Olmayışının, olamayışının,
Hesabını vereceksiniz; faili meçhul zevklerin evlatları…
Yalnız canına kıydıklarınızın değil;
Canından ayırdıklarınızın,
Ömürlerini başına yıktıklarınızın,
Hesabını vereceksiniz; nikahsız düzüşmelerin tohumları…
Şu milletin gözünden düşen her damla yaşın,
Bağrımıza basılan binlerce kara taşın,
Zehir zıkkım! yediğiniz her lokma aşın,
“Ben sizin ta ”
diyecek oluyorum ya, sizde o da yok !
Hesabını vereceksiniz; ana avrat mevhumu yoksunları…
yağmurun
izi