8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
4054
Okunma
“Ben bir öğretmenim;
Gecelerim karatahta,
Parmaklarım tebeşir...
Ben bir öğretmenim,
Fecrimde devler güreşir...”
Ben,Bağdat Seferinde gördüm seni,
Yavuz Sultan Selim’in kaftanına
Çamur Sıçratmıştı ya atın;
“Kutsaldır öğretmenimin atının
Sıçrattığı çamur.”
Demişti Koca Yavuz.
Ben Selanik’ten bilirim seni,
Sen yetiştirdin Türk’ün yüce komutanını
Sen verdin Mustafa’ya “Kemal” adını
Ben Barıştepe köyünde gördüm seni,
Köy yolsuz,köylü dil bilmez...
Sen on sekiz yaşında adadın kendini
Köye...köylüye...aklımdan gitmez.
Yol yapımında işçiydin,
Sınıfta öğretmen.
Atatürk ışığını taşırken aydın...
Çağdaş uygarlığı da sen yaydın
Bilirim seni öğretmenim.
Ben çivril’de evin yanarken gördüm.
Gözünü kırpmıyordun.
Selde, depremde gördüm seni;
Dimdik duruyordun.
Güçlüklerde halkının yanındaydın
Moral veriyordun.
Ben her büyük adamın ardında gördüm seni,
Tükenmeyen bir sabırla ışık tutuyordun.
Devlet adamı,komutan,tüccar yetiştirip
Kendini tanıtmıyordun.
Ben anaokulundan bilirim seni,
Hamur yoğuruyordun.
Biçim veriyordun bebeklere
Özendiriyordun çocukları kuşlara...
kelebeklere...
Büyüdü bebekler öğretmenim.
Kuş gibi,kelebek gibi uçmak isteği ile...
Ben atölyede gördüm seni
Üstün başın toz içinde,
Yadırgamıyordu öğrencilerin araç gereçleri
Sanat bilinci doluydu çünkü beyinleri.
Ben kürsüde gördüm seni,
Anlatıyordun...
Büyüyen gözlerle izliyordu seni herkes,
Hayranlıkla...
Uygarlıkta büyüyen bu ses
Sendin öğretmenim.
Duygularımı anlatamıyorum...
Ellerinden öperim.