Yedi iklimin kızı Kali,
Henüz dökülmemişken dişlerimiz
Bir gülümseme için kaprisi neden dudaklarımızın
Ne dersin bir akşam kendimizi aşalım
Yakışmadı bu karamsarlık gömleği
Yırtıp atalım
Haber salsınlar annemize, bu bayram
Çiçekli basmadan bahar diksin üstümüze.


Günlerden düş ertesi olsun
Bir nirengi noktası belirleyip deryada
Gözlerimizde tüm yelkenler fora
Kaygılar korkular alabora
Ben zeytin dalı iç denizim Marmara’dan
Sen bir tutam tütünle gel Ege’den
Açıkta demir atalım
Gecenin yıldız kadehinden şarkılar içip
Venüsü saçlarımıza takalım


Aksine şehirdeki kafes kuşlarının
Toplayabildiğimiz kadar mavi
Boyayabildiğimiz kadar gökyüzü ve özgürlük…
Dertleşelim/ derdi deşelim şairce
Aksın içindeki irin
İki kalem bir olup mutluluğa şiir yazalım…

Süreyya ŞİŞMANLAR

.........

Ah yedi umut pırıltısı Süreyya
Bizim düşlerimizden söktüler dişlerimizi
O gömlek yakışmadı elbet
Lakin sevdik acıyı değil mi
Bastık yaramıza şifa gibi
Biz öyle de mutluyduk
Çünkü her öğüne katık edendik
Hayatı böyle de sevenlerdik


Annelerimiz,
ellerinde al basmadan çiçeklilerle dün gibi kapımızda
Ne çok özledik gün aşırı heyecanlarımızla
Alnımız hâlâ ateşli onların yokluğunda
Duyarlar mı dersin bizi kendi dünyalarında


Işıklarını yakmışsın Marmara’ nın yakamozlar kıskanır
Ben Ege’ nin maviliklerinden kocaman bir buket derledim
Yollarım martı kanadında
Sen duyarsın sesimi sizin oralardan
Yaslanıp güne vurgun gecelerin koynuna
Yalnız değilsin şimdi
Çünkü
Sevgimin sıcak tülü kuşatır sesini
İç denizlerin sığındığı limanda yalpalamaz artık



Bahar yakmış bak gülüşlerini
Yaz geliyor güzelim yanakların pembeleşmedi mi
Daha ne duruyorsun
Gelincikler kızardı yeterince
Sen de yak kınalar şiir kokan parmaklarına
Dudaklarında ölmesin umut gülleri
Öpeyim seni en yalnızlığından
Ürkütelim kederi
Bir kıştlık canı var ki

Nebiha MURADİ(Kalimera)

.......

Yürekle çekip de gelelim kürekleri
Yatağına sığmayan nehirdir
Hep aynı deryaya akar şair düşleri