2
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1186
Okunma

-1-
Bazen asil ayaklar gerekir aşk adına...
Ve zamanın gözlüğüdür ayrılık ; arada olduğundan büyütür resmi, çakar alnının direğine , bir bakarsın kaderle karışık küfrettirir o sanal ama olmazsa olmaz rüyaya, realiteye, o mecburiyete...
Aşk iki dillidir sevgili.
Ya dua düşer peyine ya!...
Kurulmuş bir saat gibi beynimde raks eder
Hain bir ses devamlı kulağıma fısıldar!
Bıçaklar ruhumu talan eder bağrımı
Duyarım ne yazık ki! Üflersin yüzüme uzaktan
Dua yok hayır da yok!
Kalmamış ki bedduadan!
-ll-
Bazı gerçekler rüyadır hınca hınç gerçeklerin eşiğinde... Geri dönüşümsüz paganist bir acı.... İstediğin kadar sildim dersin ama o hep kayıtlıdır bir yerlerde...
Ve bazı rüyalar uyanınca da devam eder ! tüm imkansızlıkların üzerine sürerek doludizgin zorlarız olabilitesini, ama olmaz yine de imkansızlık kuşları konuverir o hazin çerçeveye .
Ve imkansız; aşk kavramının en acı ilacıdır, sevdaya dürülen o çıplak reçetede...
Ben seni satmadım sevgili! Satamadım o bedele! Ya terk et! idi ya da... Sustum işte... Susmalıydım... Kızacaksın belki de öğrendiğinde ...
Ben seni değil yaşama hakkımı sattım, i m k a n s ı z sevgili işte!..
Ama sen bana ne dersen de
Ki; hakkın!
Ben zaten hakkımı aldım ve almaktayım!
Bir Asude uğruna ferman vermişim
Yanacağımı bilerek ve ağlayarak
Vakit henüz çok erken
Lâkin geç de olsa geri alamam
Sadece bir ışık hüzmesi olabilirim artık sana
Önünde yürüyüp meşale tutamam!
-lll-
Bazen asil adımlar gerekir aşk adına yürümeye!
Sevmek: çoktan seçmeli ama tek takıntılı kurumdur hani , yarımı bölmek gibi bütünüyle kabullenmek de zordur bazen.
Bazen istemsiz lokavtlar olur iflasın eşiğine gelince. Üstünkörü, hayal meyal, metazori ve uzaklaştıkça daha da aşeren tavaflar
damıtılmış korkular hortlar. Bitmeyen değil bitirilemiyen rüyadır onlar hani bir nevii... Adımların ardında, kahırların önünde el pençe divan durarak
kâh bir pozun kıvrak tabında kâh bir kitap arası çiçeğindedir ya da hiç yazılamamış ’’o şiirde’’ ama gitmezler hiç bir yere...gidemezler...
Anlayacağın sevgili; Ölmekle yaşamak arası kalın bir çizgi!
Tek camlar soğuk alır her mevsimde
Katran karası geceler gibi
Aşk seremonisi de suskundur, yalnız kaldırımlar gibi kimsesiz
Kalabalık sevmez bu nedenle
Ve ikiden bozulmuş bir!
Hiç bir zaman yetmez kendi kendine...
Sapansız ve mesafe tutmaz lekeler oluşur
Ellerinde, avuçlarında
Yükünü taşımayan göz torbalarında
Suskun avurtlarında
İçinde, ciğerlerinde
Sorumlusu sen olduğun suçlamalar nikahlanır üzerine.
İşte o zaman, şiir tutar kalem
Dolaştırır durursun onları
Bildiğin ama söyleyemediğin o linç harfler üzerinde
En kötüsü nedir bilir misin sevgili
Yemek yandıktan sonra okursun tarifi !
Yazar üzerinde, acı bir sos gibi
Hiç bir mülteci de mutlu olmaz zoraki taşındığı yerde...
Şiir, en çok ne zaman lazımdır bilir misin sevgili
İşte kelimelerin kifayeti tükendiğinde!
-lV-
Ve bazı gerçekleri de sen yamarsın rüyalara.Asılırken dünler heybene bazen gitmek gerekir işte asil adımlar eşliğinde...
Gitmek kaçmak değildir asla ve kurtuluş, yeni bir reenkarnasyona. Elin koynunda pasif türkülerin kollarında post-modern bir seferdir adandığın o çarmıha. Kimliksiz yolculuk da denebilir rotasız isyancılık da... Ya da örtülemez bir açlık.
Bazen asil adımlar gerekir aşk adına, dayanabildiğince. Çünkü kimse mutlu olmaz açlığın ve doymamışlığın ülkesinde.
Ve kimse de mülteci olmaz doyduğu yerde.
En berbatı da:
Yetmezmiş gibi bu kadar ah’lar
Hiç mi acımadın?
Nasıl kıydın!lar
Çalarken daha tamtamlar tüterken dumanlar
Bilmezler ki; ateş benim içimde
Dumanı da cigaram...
-V-
Susarsın...
Bandırası sayma sayılar gibi sıfır tanımaz, tertemiz bir haldedir şimdi yaşam/ak!
Derdini üfleyeceğin bir ney ya da ciğerine sokmaya uğraştığın bir kemanın bağırtısından sızar arta kalan kelamlar.
Miğfersiz, kamasız, usturasız, pusulasız ve meğersiz yeknesak tüm ünlemleriyle tutukludur artık o ana dek attığın o şuh taklalar.
Susarsın...
Şaşırırsın sayısını ve kabalama intihardadır artık ardışık takvim rakamları.
Sayamazsın kaç gecenin altında uyanır sabahlar!
Ütüsüz suratlar kalır geriye o bitmez tükenmez koca bir aşk_ı mihrabtan.
Aslında aşk durur yerli yerinde. Bu bir rüzgârdır ve bir tek bu rüzgâr vurur yüzünden gerisin geriye!
Sana neler yazarım aslında
Korku tünellerinden, ödünü alırcasına
Korkunç ritüeller patlatarak
Denizimi geçirip kafana boğabilirim mesela
Ya da bir kötü kadınlar vaktinde, gecenin
Enkazı, tahmini hava bültenlerinde ancak okunabilecek misillemelerle
Kaybederdim seni tüm mevsimlerimden mesela
Kovardım seni o paslı türbelerden asırlarca...
Eğer, sevdanın astarı kaktüslü dokunmuştur demesem
Seni, senin bile anlayamayacağın kadar sevmesem...
Kalem tutmasam var ya sevgili
Şu şiaretin mahzeninde debelenmesem
Gözünün yaşını katık eder
Biri sadece senli
Biri fondip
İki ak kadeh arasında, iç ederdim seni bir nefeste...
Ama kim tutardı o zaman bir nefes tokluğuna
Dar gelirli, bol giderli aşk sözcüklerin ellerinden
Kim tutardı Asude güncelerini
Yetim kalmaz mıydı
Tek çift sıralı sorgular
Suçlu suşsuz farketmez maphuslar
Kime kalırdı
Bodoslama halikarnas anlatıları, masallar
Eğreti kelime işgüzarlıkları
Veya tüm yüklerin hamallıkarı...
Unutma sevgili
Şairler gemidir
Masmavi bir gemi...
Ve iyilikten güzellikten başka
Kayıtlı hiç bir yükü olmaz
Manifestosunda tek yük yazılıdır
sevgi....
ToprağınSesi
.
5.0
100% (9)