51
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
2831
Okunma

Kör bir kırbacın sesi şaklatırken seheri
hicranı kendi gönlüne bağlar
yâd ederken dünü bu günü
herkes beller günü geldiğinde
O musalla taşının soğukluğunu!
Son’un dayanılmaz ağırlığı
bozar sabahın sessizliğini,
bedenin iç geçiren soluğunda
canhıraş bir feryadın
başlar “gidiyorum”un,dönülmez yolculuğu
Bir devenin ağırlığında olur kuş gövde/
/yapışır yattığı yerin, çekim gücüne
Öncesi hicranın keskin kılıcı
bitişi yanık bir sela sesidir
dualar okunur ardından
biraz sonra o’dur unutulacak olan
ağlayan oğlu dur başında, birde kızı
Onlar saf saf dururlar divana,
giden gelir sanırlar yüzyıllarca
kanmışlar mıdır, koca bir yalana?
ağıtların uğultusudur, bağlar karara
Kör bir kırbacın sesi şaklatırken seheri
hicranı kendi gönlüne bağlar
yâd ederken dünü bu günü
herkes beller günü geldiğinde
O musalla taşının soğukluğunu!
/ cenaze taşıyan araba ilerlerken aheste
“Dürüldü”! der bir sevmeyeni “defteri”/
Bu gidişe eşlik ederken kürekler
cemreler ölüm sessizliğine bürünür
gömerler bedeni anıları ile birlikte
bir mezar sessizliğinde olurken yürekler
Ruh kanatlanırken göğe
bilinmez! Ölmeye değer bir ideali var mıydı?
olsaydı ardından bir anne feryadı
gelir miydin çocuk ellerini tutmak için geriye!
Ömür sallanırken boşlukta,
ruh kanatlanır kuş gibi
toprak çağırırken günahı sevabı
karşılar diğerleri,
komutanın merasimi edasıyla
Geldiği gibi, geldiği gibi gideni!
Jale Keskin
Yirmidokuzmartikibinonbir/iskenderun
Teşekkür ederim ;
bir adım atarken en fazlı küreden
bir tutam gül derer doğruya zebaniler
bir geri atarken akıldan geriye
bir kırbacı yağ eder zebaniler
ömür denen müzikal eşkal eylerken sona
bir giden bulur yep yeni geleni ...... Haysah