4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1457
Okunma
Her şey o kadar dokunaklı geldi ki bir eğri yolun kıyısında
Kirpiklerinde o kadar nem birikti ki tuz yanıyor dedi . Kapkara bir tuz
Ağlama diyemedi kimse bir insan boyu arpa yetişti, kurudu önümüzde
olana karşı bir dik duruş ve patikalar çoktan yol almış en keskin gözüken gözümüze
yıldızlar belirledik o zifiride
birine kutup dedik
kuzeyi bulacağız daha
sabukladı aramızdan tuza yanan gözleri ve kar eriten nefesiyle
kalbimizden kuzeye yol alsak
gerçekten de aşkı bulur muyduk?
Pencere kapandı
Sesimiz kaldırımsız sokakları andırırdı belki
Yetim bir köpek yavrusu
Bir çıra yaktı adam
Elleri ve gözlerini ısıtmak için
Buharlaşan gözyaşlarını topluyorum dedi adam
Bak şişe orada bak hadi izin veriyorum ama ağlama
Nice acılara şahit oluyorum. Onlara baktıkça
Ne kadar da ağlayan çokmuş değil mi?
Bak diğer şişem daha yeni bitti
Bak hadi bak ağlama ama
Doluyor hemen gözlerin
Ben işte hep böyleyim
Hava da gözyaşı var anne diye bildi
Ve yanan tuz tekrardan ve kapkara kirpiklere
Tortularında yapışkan bir ibre
Kuzeyin de sapmış güneyi
Anne dedi
Beni sev
O beni sevdi
Bilemiyordum ne kadar acılara şahit oldu
Gözyaşı damıtırken şişelerde
Ama annesini hiç unutmadı ya da hiç annesi olmadı
Belki de seveni ve sevileni ...
MAİ
5.0
100% (4)