6
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1841
Okunma

Bir gündü, mevsim sıcak, beden baştanbaşa ter
Mektebin çakıl yolu bu işkenceden beter
Ömrümün büyük kısmı dediğim ortaokul
Bitmişti en sonunda gel de liseye sokul
Biraz da heyecanlı vardım mektep yoluna
Rabbim sabırlar vere sabır gayret oluna
Meraklı bakışlarla yollar tükeniyordu
Ayaklarım gitmekten sanki çekiniyordu
Nasıl geçmişse vakit bir an mektep göründü
Gibi, kordan bir demir yüreğime süründü
Haydi, “Bismillah” girdim sağ ayakla kapıdan
Bina “L” harfi çizmiş iki büyük yapıdan
Bir ağacın dibinde çöküverdim seyrettim
Milletin bu halini an geçtikçe hayrettim
Gözleri fıldır fıldır dönüyordu herkesin
Dedim kendi kendime: “Bunlar delirmiş, kesin”
Çünkü bu heyecanın bende zerresi yoktu
Gözümde istek gölü istek deresi yoktu
Birden anons verildi girdik hemen sıraya
Klasik müdür tipi konuştu doya doya
Anladık, asıl mektep hayatı başlamıştı
Başımdaki belalar kendini eşlemişti
Lise birinci sınıf… İlk dönemin ilk günü
Böylelikle bitmişti kederin ilk düğünü
Bende bu şikâyetin elbet sebebi vardır
Şimdilik hikayemiz sesimiz bu kadardır
Koskoca sekiz sene keyfe hüküm sürmüştük
Çocukluk sarayında çoğumuz tahttan düştük
Mavi önlük, kurdela, sonra takım elbise
Babamıza masraftık bize dolardı kese
Fakat her gün neşeyle oynamakla geçerdi
Kimi dizine ağlar kiminin yoktu derdi
Yürürken düşlüyorum çatlak kalbimi yarıp
Hatıralar göründü gökyüzümde kararıp
Geçmiş bir film şeridi gibi geçti aklımdan
En yakıcı korları bulup seçti aklımdan
Dedim kendi kendime, sıyrılıp hayallerden
Azıcık zahmet edip bir çubuk aldım yerden:
“Bir zamanlar mektebin gözde öğrencisiydim
Hem de katıksız, halis, özde öğrencisiydim.”
“Nedir bu sönüklüğüm, derse tutuşmuyorum”
Cevap kaynaklarımdan alamadan tek yorum
Gönlümün kuytusundan garip bir dörtlük çıktı
İlk mısrası serince son mısrası yanıktı:
“Senin derdin başka, ey arsız Şair
Dolmayan bir boşluk meçhule dair
Bir sevda kokusu, hasret vesair…
Tarumar olacak ömrün tarumar”
Heyhat! Bu ses de neydi nerden geldiği muhal
Ölümden korkmayana endişe verir bu hal
Böyle haykırışların madem yok tercümanı
Şimdi burda bıraktım başımdaki gümanı
Damağıma sızarken meraklar yudum yudum
Yalancı bir suskunluk diyarında kayboldum
Mekteple ev arası günler böyle geçerken
Zaman mevte doğru hep yeni senet biçerken
Günde bilmem kaç yolun tozunu yutuyorduk
Renksiz avuntularla öfke uyutuyorduk
Pervasız kemirdikçe beynimi düşünceler
Daha iki haftada neler öğrendim neler
Meğer tüm cefamız bir kısır döngüye emsal
Bu sicimden ister kop ya da istersen kısal
Yiten ömüre rağmen “ah” bile demiyorduk
Hâlbuki sonbaharda soğuğa inat korduk
Üst üste birikirdi dağ kadar şikâyetler
“Kuvvet Allah’tan” deyip paklanırdı niyetler
Bir gün mektep yolunu sürerken ayaklarım
Dilimde şen bir ıslık: “Şaban pabucu yarım”
Her nedense bilemem o gün keyfim çakırdı
Arada arkadaşla ediyorduk lakırdı:
“Gözüm” dedim “Sebepsiz bir neşe var içimde
Kendimi gamsız gördüm ak olsa da saçımda”
Sandım havanın güzel olduğuna yordu o
Yüzüme dikkatlice bakıp sonra durdu o
Akıl hudutlarımı aşan bir yorum geldi
Belki zan diyarından yalnızca bir meseldi
Dedi: “Ta gözlerinin bebeğinde yangın var”
Anlamların önünden çekilmiş perde, duvar”
Yoldaşımın ağzından aynen bunlar çıkmıştı
Anlaşılan önümüz yine sonbahar, kıştı
Yatak değiştirmişti artık konuşma nehri
Cümleler dile değil kalbe akıttı zehri
Başımız önümüzde bitirdik kalan yolu
Gözaltından merakla taradım sağı solu
Bir an çarpıldım sanki durakladım yerimde
Dumanlar yükselmişti yüreğimde serimde
5.0
100% (1)