8
Yorum
0
Beğeni
4,5
Puan
1213
Okunma

zaman döngüsünün yelkovanından yuvarlanıp
sana geliyorum cancağızım..............
göğsümdeki dikenleri taşıyan rüzgarların
esmer tenine nem vermekte
özlem yanığı gözyaşlarım ......................
gümüş pulların mavi halıya asılırken
yüreğimi, yüreğine koydum
gecenin dar vakitlerinde.
yüreğimi İstanbul bilip
hicranı bıraktım
vuslatın sıcak koynuna.................................
Kız Kulesi ;
Ay’ı kıskandıracak güzellikteyken
rüzgâr dinmiş
yerini
ciğerlerimi okşayan tatlı bir soğuğa emanet etmekte........................
luğatimdaki tüm kelimelerimle bir bir sanaydı
"cancağızım " dedikçe
gözlerin dudak uçlarımı okşuyordu sanki.
dur durak bilmiyordum.
kalemin ucundan mürekkep değil
bembeyaz yüreğinin mavi denizlerine "ben" akıyordum sanki .....................
özlemimi
Şems;
nadasa bırakılmış toprağa ekmekte
dolunay;
gecelere bir gelin edasıyla mavi halıda
utangaç yanaklarına uzanıp
gözlerimi pamuksu düşlere kapadım.
sesin;
Ege’nin hoyrat meltemlerin sarıldığı kadar ılık
kalemime düşleri giydirip
yüreğinin resmini çizdim gökyüzüne.
fırtınalı denizlerin yüzeyiydi saçların
sümbüllü bulutlardaydı gözlerin
ay ışığı beyazları giydirmişti
kirpiklerine yaslanıp delicesine umudu solumak.....................
hicran;
arsız karanlığın esaretinden kurtulup
vuslata koşma çığlıklarına gebe kalacağım.....................
gordion
2602/2011
5.0
50% (2)
4.0
50% (2)