4
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1379
Okunma
Âh çekmek kolay mı? Âh! Zihnime yedi belâ!
Düşündükçe düşünü, düşümü yaralarım…
Yokluğa terk ettin ya; yokluğun başa belâ!
O gün, bugündür kanar; dikişsiz yaralarım.
Bilirdim; kondurmazdım! Bendim, gönüllü vurgun.
Sense haris nefsinde, kuruldukça kuruldun…
“Söyle, değdi mi bari aşkta vurduğun vurgun!
Şöyle dört başı mamur, servete mi kuruldun?”
Perestiş ettim ise; sâdece sevdâm için.
Bir anlık tebessüme, fedâydı çabalarım…
Ey ceberrût! Nazenin! Yanarım için için;
Bedbin zemînde nikbin, ümitle çabalarım.
Söz mü? Naz mı? Niyâz mı? Neydi ki îtikâdım!
Aşk dedim, sevgi dedim. Âşk nârına uyandım…
Yandım… Yandım… Yakıldım! Sarsılmaz îtikâdım;
Âlemde ben bir âlem, küllerimden uyandım.
Hâlâ, masallar sürtüp, niyetler tekerleyip;
Hâlâ “Darısı…” deyip, gönlümü eğliyorum…
Hâlâ iyi niyetle; ömrümü tekerleyip!
Hâlâ, aynı minvâlde, zamanı eğliyorum…
İflâh olmam değil mi? Zîrâ rotam ayarsız…
İster budala belle, isterse katıksız saf.
Nasılsa dümen kırdın, insanlığın ayarsız;
İnsâf yok ki içinde, gözlerinde hırs saf saf.
Bende kahır sende zevk, aşktan bizlere düşen;
Ne varsa üstü kalsın… Hadi benden eyvallâh.
Ben olmayım âsî kul, hakta yanlışa düşen!
Acıma acıyorsan; acıma hiç eyvallâh!
Allah’a havâlemsin… O ne derse eyvâllah.
Salih ERDEM / AYDIN
5.0
100% (2)