1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1109
Okunma

Bu gün yalnızlığımın on altıncı yılı
Nice günlerini harcadım gençliğimin
Hiç bozulmamış bekleyişimde, titreyerek
Kuraklığın koynunda,
ürkek bir yağmur damlasına susayan
çatlamış topraklar kadar susadım gözlerine
Sözlerine, açlıktan geberirmişçesine hasretim şimdi
Varlıkla yokluk arası çekilen bu işkencede
titrek nefesinin tenime değmesine
Bu gün yalnızlığımın on altıncı yılı
Şöyle uzansak boylu boyunca, umarsızca
menekşelerin gölgesinde
Yerle bir olsak, gözgöze
Ateş biraz daha yükselse
Daha sıcak şeyler
Mesela, ellerinin arasında hissetmek yüzümü
Hüznü gömmek mesela, yüreğinin serinliğinde
Bu gün yalnızlığımın on altıncı yılı
Karanlık, daha bir karanlık yaşanıyor geceleri
Yalnızlığım kardeşleşti sessizliğinle
Gözlerimi kapatırken dahi, kirpiklerim öldürüyor bebeklerini
en olası cinayet saatlerinde
Ağlamak ise mecburi
Gülmek gayri resmi
Bu gün yalnızlığımın on altıncı yılı
Biraz baygın biraz da fevri yaşanmaya başladı bende kıyametler
Sessizliğinde yankılanan sesin
sırtıma vurulan hırçın bir kırbaç gibi
Çok ayaz buralar, üşüdü yalnızlığım
Ellerim cebimde, dövmekteyim tenimi
Bu gün yalnızlığımın on altıncı yılı
Uzun süren ruhani pataklanmalara maruz kaldım
Fenalaşmışlığım hastane koridorlarına eş değer
Ve karanlıkta işlenen bistüri cinayetleri gibi çok meşru,
intiharlarla sevişme ihtimalim
Evimin, takılıp düşebilme ihtimali yüksek olan yerlerini
kesici ve delici aletlerle süsledim
Bu gün yalnızlığımın on altıncı yılı
Sanki bin yıl yalnız yaşamış gibiyim
Karanlık daha bir karanlık
Yalnızlığım kardeşleşti sessizliğinle
Elimin tersiyle ittiğim sensiz mutlulukları hiç aramadım
Elem içinde bekledim
Gözlerimi kapattım hayal ettim geldiğini
Ve gidemedim sana doğru bir adım daha ileri
Bu gün yalnızlığımın on altıncı yılı
Kabir rahatlığında bedenim
Yüreğim daha bir ateşli
Keşke gitmeseydin
keşke
Keşke, ben gitseydim
Ben beklerdim senin yerine
Bu gün ölümünün on altıncı yılı
Bedenin hala odanda ki kirişte asılı