11
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
2310
Okunma

Hani söylenmemiş sözler gelir ya dudağına
Bir an dalar gidersin çok çok uzaklara
Kulağına fısıldanır sanki ardışık kelimeler
Kök salar dimağa, fokurdayan kaynar sularda
Sen hiç ırakların hasretini yaşadın mı dağlarca
Fusunkar bir ses bulamazsın ki asi rüzgarlarda
Temelli bir alfabenin ilk harfi gibi başlar buğulanmaya
Adını koyamadığın isyanlar kaplar geceyi yansır aynalara
Anı yaşama tutkusu değil, sevda bahşedilmişti yazgıma
Her damlasına ihtimaller zincirini mühürledim, duydun mu
Sen hiç yaşarken gömdün mü canını toprakların bağrına
Solgun tenime kazıdığım lügatsız lisanlarda
Özlem şiirleri yazdım, taktım güvercinin kanatlarına
Sonra da bakıp kaldım arkası sıra..
Sen, sen, sen hissettin mi hiç beni...
Eylüli bir fırtınanın kollarında konuçlanan yüreği
Çalardı vuslata dair kırık sazımın teli
Türkülerin yanık havalarında tüten o masum ezgiyi
Hüzünlerde gül kokusu ararken, makam perişani
Ayrılığın dili bir tercüme edilseydi..
Ve yaşadıklarımı yaşadın mı sen dörtte birini
Vuslatı heceleyince gözlerimden akan şelaleyi
Objektiflerin objektif olmadığını söylüyorum şimdi
Meallerin saklı kaldığı duasız akşamların mahzeni
Su sesi değildi..
Gurbeti...
Annemin yaşlarla işlediği al mendili
Babamın göremediğim gözlerindeki son hali
Canımdan can kopan al bayrağa sarılan sevgili
İpil ipil hasret kokan dudaklardaki sözleri
Hiç geri gelmedi ki..
Eğer kalpten anladıysan beni
Ekmek gibi, nimet gibi, toprak gibi
Alnından öperim seni...
HAZAN
5.0
100% (10)