4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2518
Okunma

On sekizinde bir kız
dilinde buselik bir şarkı, saçlarında Ege güneşi
loş ışıklı sokaklarda faytonlarla köşe kapmaca
bir dağ çiçeği san ki gizli gizli konuşuyor
ince parmaklarıyla seviyor ay ışığını
hüzünlü bakışlarını gördüm, esmer yanağında
göğsünün ortasında çatık kaşlı bir çocuk üşüyor
bakışları düşünceli, dağınık ve yorgun
kapandıkça içine, bir pişmanlık çöküyor
yüzündeki aynaya.
Aklım karışıyor, yüzüne baktıkça
bir menekşe kaç kere, sararır yaprağından
sessiz harflerden bir soru sormalı, bu Hüsn-ü Aşk’a
ahh... bilsem uzaklarda ki gurbet kokulu
çocukluğunu, tutar ellerinden getirirdim sana/
yüzleşirdin o büyülü masallar rıhtımında
anlatsın sırrını sana, gamzendeki gül
bıraktığın sıcaklıklar çoktan soğudu
ne ağustos’u ne de haziran’ı kaldı
her kaçış, yeni bir bekleyiştir
bunu unutma!..
Nuri Dağdelen
Özdere-İzmir
17.1.2011
Saat:17.23
5.0
100% (4)