10
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1042
Okunma
Adam ,
yola düştü.
Uzağın ilmiğine
düğüm atacaktı.
Dönüşsüzce gidebilme
cesareti içinde
tarihe sırlanıp,
kaybolacaktı.
Adam
karıncayı gördü ilk,
ki atası
Harran sıcağında,
belli olsun diye safı
su taşımıştı Nemrud’un
İbrahim’i okşayan ateşine.
Adam
ağustosun ortasından geçti.
Kucağında etli butlu bir dansöz
önünde masalsı mezeler
masalını yaşıyordu ağustos böceği.
Şarkısını söylüyordu:
O çalışmazsa gece gündüz,
Ben çalıp oynamazsam,
Nasıl ders verir öykümüz?
Adam
başını kuyuya uzattı.
Önde Yusuf
arkada Züleyha
ortada,
tutkunun şahidi gömlek.
Adam,
sordu kaburga kemiğine:
Aşk,
ne zaman Firavunsuz
bir gün görecek?