1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1355
Okunma

Hani hülyalara dalan gözlerin vardı,
Gözlerimde seyahati özgürce olan.
Masamıza iki demli çay konardı,
Dumanı örtüne değip gülce savrulan.
Hani karşında garipçe bir adam vardı,
Sen tebessüm ateşi o közden efkârdı.
Kirpiğinde iki damla yaş yanağında belirdi mi,
Fikirler mahpus olur onu lâl boğardı.
Hani sevdana sözcükler bırakan vardı,
Sen gece olurdun o gecende parlardı.
Ne vakit kırılganlıklardan bahsederdin,
Onu dertten bir gemi limana bağlardı.
Hani bir zamanlar çok sevdiğin genç vardı,
Hayâdan kalemdi yokluğuna yazardı.
Kavuşamamanın verdiği ıstırap ile,
İlkbahardan kalma yaprakları sayardı.
Hani uğruna ölmek istediğin vardı,
Onun mezarında bülbüller yas tutardı.
Acaba uğrayacak mı kabrime diye,
Başucundaki selviyi vuslata boyardı.