1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1179
Okunma

En çok üzüldüğüm ne biliyormusun?
İçimdeki şu yaygaraya…
En çok şaşırtansa,o güzelim yüzünün,
Çizgilerinde kaybolup çok güvendiğim çehrenin
Nasılda bukadar çirkinleşebildiği.
Dostumu kaybettim ben,
Gözyaşımı omzuna döktüğüm acısında güneşimi kararttığım dostumu
Aldatılmak koymaz mı ki insana?
KOYMADI…
HERHANGİ bir kadını baştan çıkarmak için uğraştığın,
O ablak suratını hayal etmek titretti biraz ruhumu
Ama KOYMADI…
Dudaklarımın titreyip gökyüzünün hiç olmadığı kadar siyah
Trafik lambalarının tüm ışıklarının tek renk olduğu o gece…
Gözümdeki damlayı oluşturan tek şey;
Senin omzumda ağladığın akşamların hayali
Ve sen her gittiğinde ıslığın sesinde boğulan bakışlarımız,
Rayların içime vurduğu anlardır…
Soru mu?
Bir tek soru bile sormak gelmedi içimden,
Geçirilen günleri mi sormalıydım,hayır çok BASİT!
Senin acına ağlarken ben,senin eğlendiğin o geceyi mi,çok basit!
NEDEN sorusu mu?Evet olabilir…
Hayatın sana yaptığı acımasızlıktan,hayatın üstüne attığı pisliğin hikayesini mi dinlemek senden...Şimdi ne komik olurdu.senin pislik dediğin adama benzerliğini dinlemek ne hoş olurdu…
Peki bir tokat mı atılmalıydı,elde değilde gözde biten,
Fakat atamadım,eskide olsa dost dediğime elim kalkamazdı
Dostun değil benim yüceliğimden,
Bir şerefsize yaptığı ihanet için yüzüne tükürmekse,bir hayvanı bile yorardı…