İçimde bir sancı;
Tarifsiz ve dilsiz...

Sesi kısık çığlıklara yuva bedenim
Şükür elbet,
Karnım tok,barkım sıcak benim.
Eksik olan birşeyler var;
Öncesi tamdı,şimdi kesik gülüşlerim...

Hamdı sevmeler vaktinde
Namus bilir, dururdu kullar aktinde
Geçmişe mazi dediler,
Aşka gazi.
Şimdi aşıklar oyunculuk peşinde...

"Ah bizim zamanımızda" diye başladı cümleye yine dedem
Kızardım bu giriş cümlesine önceden,
Büyüdüm,uyandım...
Doğruymuş bu söylenen
Şimdi aşklar yüreklere küçük beden...

"Dede" dedim "hiç sevdin mi?"
"E be" dedi "şimdi sorulcak şey mi..."
Sanki saplandı göğsüne koca bir mermi,
Belli ki iriceydi göğsündeki derdi...
"Sevdim" dedi.
Söylerken içi titredi...

Anlat dedim,gözlerine bakarak
Olmaz dedi utanarak...
"Aşk" dedi kuyruğunda bir çıngırak;
Tatlı da olsa dilim,
Atlı da olsa askerlerim
Bir daha adını kaldırmaz dilim,
Ben artık aşkı dilsiz içerim...

Sustum...
Zaman aşığı ah ettiriyorsa,
Neydi benim suçum?
Yazamıyorum işte aşkı,
Kırılıyor ucum...
Ben kanadı yaralı bir kuşum;
Olsa da ötesi keskin bir uçurum,
Değecekse,
Umrumda değil faniliğe göz yumuşum.
Sarmayı bilmiyorsa yaramı sevgili,
Neye yarar ki uçuşum?

Selim Akgün