1
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1141
Okunma

atlar tırıstı,
fayton lambalarına saklanmış ada da
kahveler acı,
dün öğüten el değirmenlerinde
kısık ateşteydi söze konulan nokta
hor görüyordu renk körünü akşamın alacası
susam kapıyordu martı gagaları
simidi dişleyen sus ağızlardan
boyacı sandıklarında
havadan,sudandı İstanbul
çiçekçi tezgahlarında
anaavrat can sıkıntısı
sessizliği dolduran şaşkınlıklar,
kıyına söz sektirirken
yoksunluğumdun
dişimin kovuğunda ki sen
kötürüm duyguların çözük diz bağında
salya-sümüktü,
konfeti taşıyan gün
her gülüş gamzesizdi
her gülüş otuziki dişli,
dantel külotluların kalabalıklığında
elimin tersiydi,
ağzımdan yel alan sen
elinin tersiydim buzdağımın çatlağında
iğreti çelişkiydik,
ödünsüz sırılsıklamlıkların içselleştirdiği
kesilecek bileğiydik dünün,
kaçıncı kırkların duasızlığında
gebeydi yalnızlığın sarmalına zaman
ve tanrı ayrılığı yaratıyordu
acıyı kutsal kılan
(peki..kim bu bende ki)
Demir Mutlugil