Nerdesin ey sevgili unuttun mu? Sen benim Karanlıklarda arşı titreten feryâdımdın…
Ahmet KÖKEN
Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Offf. be gardaş offf. Okumak için bile cüretkâr olmak lazımmış bu şiiri. Her satırında, gönül teline vurlan bir tezeneydi duyguların. Say ki, göüşmeyeli 33 yıl odu, Taaa o ilk yıllarında bile güzel şiirler yazardın, yazdığın şiirleri okurdun da bizleri büyülerdi sesindeki vurgunluk. Vurgun yemiş yüreğinle yüreğimizin eskimiş, kabuk bağlamış yaralarını tekrar kanattın...! Varolasn, güne düşmesine şaşırmadım desem tevâtür olur mu acaba. Her yazdığın şiirin güne lâyıktır bence, Saygılar yüreğine,şiirine,duygularına, Ki, o duygular tarafımıza aşikâr'dı.
Nerdesin ey sevgili unuttun mu? Sen benim Karanlıklarda arşı, titreten feryadımdın… *************************************************** Kısa ama tatlı bir sevda şiiri İyiki güne düşmüş Nice güzel eserler nasip olsun inş. SELAM VE MUHABBETLE
Kutlarım Sayın KÖKEN, Allah sağlık-sıhhat versin ama, Gözünüze yaş, ayağınıza taş değsin ki, böyle güzel satırlar yazabilesiniz her zaman. Her şey gönlünüzce olsun.. Teşekkürler, selamlar
Divan edebiyatımızda gazel diye geçen beyit sayısı 5 ile 10 arasında değişen aa,ba,ca,da.. Kafiye düzeniyle yazılan ve konu olarak aşk, şarap, tabiat ve kadın konularını işleyen türü heceye uyarlamış değerli kalem. (7+7, 14 lü hece)
Gazeller konu olarak çeşitli isimler alırlar. Değerli kalemin bu şiirine baktığımızda gazel açısından düşünürsek ‘aşıkane’ türündedir. Aşkın, sevginin anlatıldığı gazellerin adıdır.
Heceye uyarlamadan bahsetmişken bu tarz denemeler çağdaş edebiyatımıza 1960’lardan sonra girmiştir. Dil devriminden sonra Türkçe ile aruz ölçülü şiir yazmak oldukça güç hale gelmiştir. Çok az şair aruz ölçüsünü bırakmamış geleneği devam ettirmiştir. Bu nazarda Mehmet Akif Ersoy Eski Türkçe ile Yeni Türkçe’yi birlikte kullanarak aruz ölçülü şiirlerin en güzel örneklerini vermiştir. Ahmet Haşim yine aruzu devam ettiren şairler arasındadır. Yahya Kemal ise günümüz Türkçesini en saf haliyle kullanarak inanılmaz bir türün kapısını açmıştır. Bu nedenledir ki Yahya Kemal Türk şiirinin geldiği son nokta olarak kabul görür. Kendisi de geldiği noktaya hayret ederek ‘bunun üzerine çıkamam’ diyerek kendinden bahsederken belki de Türk şiirinden bahsetmiştir. Aruzun son halkası ise Faruk Nafiz Çamlıbel’dir. Daha sonra aruz değerini giderek kaybetmiştir. Hece ölçüsü ise seyrine devam etmiştir. Günümüzde hece şairleri divan edebiyatına duyduğu özlemi gidermek adına hece ölçüsü ile yazmalarına rağmen aruzun türlerini denemişlerdir, denenmeye de devam etmektedirler. Benim kişisel görüşüm ise divan edebiyatında kullanılan şekillerin heceye uyarlanmasının edebiyatımıza katkısı olacağını düşünmüyorum. Bunun yerine Sezai Karakoç gibi Ahmet Muhip Dıranas gibi heceye şekil olarak farklı soluklar getirilmesinin farklı denemeler yapılmasının daha yararlı olacağı görüşündeyim..
Şiire tekrar dönersek şiir hece ölçüsü ile yazılmış olmasına rağmen divan kokusu ayrı bir tat vermektedir. Divan edebiyatını bilmeyen bir kalem bu şekilde divan havası oluşturamaz şiirde. Buradan anlıyoruz ki değerli kalem divan edebiyatına hakim.
Şiirdeki ilk ikilik (beyit demek için aruz ölçüsü gerekir) gazel açısından düşünürsek gazellerde en güzel beyit diye geçen beytü’l gazeldir. Ki bu durum kişiden kişiye değişir. Benim en çok hoşuma giden ikilik olduğu için bana göre öyledir.
‘Sen varsan anlamlıydı yemek, içmek, konuşmak…’ bu dizede varsan yerine varken denilmiş olsa aliterasyon açısından daha bir uyumlu mu olurdu diye düşünmekteyim. ‘k’ seslerinden dolayı.
‘Nerdesin ey sevgili unuttun mu? Sen benim Karanlıklarda arşı, titreten feryadımdın…’ şiirlerde final bölümünde nida sanatını kullanmak şiiri ayrı bir güzel kılıyor. Bu ikilikte de bu durum söz konusu. Yalnız ‘arşı’ dan sonra virgül konulmasa daha mı akıcı olurdu acaba. Ki zaten durak yeri lakin ‘arşı titreten’ i ayrı okumak yoruyor gibi biraz.
Konu olarak baktığımızda ayrılığın hüzünlü bir mevsim gibi yüreğe çöküşünün şairde bıraktğı izlerin nidasını dinlemekteyiz. Olduğunca duygu yoğunlu içinde savurmakta şiir yüreğimizi. Geçmişe duyulan özlem, sevgilinin gidişinin şairde oluşturduğu deprem etkisinin yansımaları biz okurları da bu depremin içine çekmekte.
Güne gelen şiiri ve şairini can-ı gönülden kutluyorum..
Erol bey,şiirim için yaptığınız edebî değerlendirmeniz beni mütehassis etti.Çok teşekkür ediyorum."Varsan" yerine "varken"kelimesinin daha uygun olacağını ve son dizede virgül kullanılmasının "okuyucuyu yoruyor gibi" olduğunu isabetle işaret etmişsiniz. Uyarınızı dikkate aldığımı belirtmek istiyorum.Zaten ben,şiirlerimin üzerinde sonradan değişiklikler yaparım hep. Tekrar teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum efendim...
Erol bey,şiirim için yaptığınız edebî değerlendirmeniz beni mütehassis etti.Çok teşekkür ediyorum."Varsan" yerine "varken"kelimesinin daha uygun olacağını ve son dizede virgül kullanılmasının "okuyucuyu yoruyor gibi" olduğunu isabetle işaret etmişsiniz. Uyarınızı dikkate aldığımı belirtmek istiyorum.Zaten ben,şiirlerimin üzerinde sonradan değişiklikler yaparım hep. Tekrar teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum efendim...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.