2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1762
Okunma

Yar…
Susmak geliyor içimden...
Temaşa ettiğim her sahnenin
Afakımı yoran cenderesinden,
İşte benim dedirten
Halin vecdinden anlamayan
Gayesinden, nefsanîlik akın ediyor
Kaçıyorum, korkuyorum
Ve utanıyorum medeniyet diye
Addedilen zilletin nefeslerinden
Sanki
Beynime kurşunlar sıkılıyor...
Her canın feryadında
Bir ölü toprağı bulunuyor, ne kadar
Aşkın sessizliğini anlatıyor
Mahkûmiyetin akseden hicranı
Ruhumu kuşatıyor, esaret
İşte budur dedirtiyor
Dört duvar arasında kalmak
Mahkûmiyet değildir,
Köleleşmek adına nasıl bir felakettir
Hani
Nerede Kâbe’nin
Ruhundan işitilmeyen o nida
Ne kadar ahu figan etsem de bitmeyen
Emellerim ne kadar tuhaf olan bir hülya
Ey arkadaş duy sesimin figanını,
Sana sesleniyorum derinlerde
Hissedilen aşkla merhaba
Ne yar ve ne de gönlümün havzasına
Mütemadiyen yağan
Kar sesleniyor hasretin firakına
Her gün
Yeni düzenler ihdas ediliyor...
Ruhumun esareti kat be kat artarak
Devam ediyor, aşk
Nefesleri bir bir bırakıyor
Vecdime neler oldu, maslahatlar
Neden kalbin enginliğinde
Ve vefanın ecrinde bulunmadı
Niçin ağlayan analar,
Mahzunlaşan nisalar şefkatin, hamiyetin,
Sürurun ahında buluşmadı
Yoksa aklım mı?
Karıştı veya ahdim mi sarhoşlaştı
Haince kurulan pusular,
Esrarın desiselerinde
Kimleri gömmek için bekliyor bu kuyular
Ah uyuşturulan muratlar
Ve solgunlaştırılan umutlar,
Sahibine ulaş, hani dökülen onca yaş
Ey aşka inanan, halini aşkın
Demiyle besleyen ve ruhunu
Esarete vermeyen kalk yavaş yavaş
Mustafa Cilasun
5.0
100% (1)