13
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
2273
Okunma

pembe prensesin sakin dokunuşları var sevdaya bakan yönünde
ince ince korkarak basar ürkek bakışları aşk çeylanına
kaçar mı elerinden uçar mı su gibi buhar olup
korkar narin yüreği tutmuşken sevdanın iplerini
el emeği göz nuru beklerken bir ömür geçti
dokunuşlar pamuk ipliğine dokunur gibi
kopmasından korkar gelecekteki umut ışığı
bir bebeğin incecik ses tonu gibi sevdim dese alacaklar ellerinden
kırılacak narin kıristal bardak misali
hep bu günü bekledi geçen ömründe
nekadarda zordu yollar hırçınlaşmadan kırmadan kimseleri
savaş meydanıydı sanki her taraftan mermi sesleri
inlemeden acındırmadı içinde yaşadı herşeyi
agıt yaktı yalnızlığa bazende eskilerden uzun hava
gözyaşlarını içine damlatdı görürse en sevdikleri
üzülürlerse
hep kendinden verdi her seferinde bir parça koptu yüreğinden
kendine kalmadı bıraksalar yaşayacak hayatını
narin yüreği hep yorgun ama hiç kimse görmedi
ufacık bir umut ışıgı belirdi sonbaharına gelirken zaman
dökülen yapraklardan kalan birkaç tomurcuk yeşerdi
evet yakaladı hayatın ipi kaçarken son anda ucundan
sevdiği beklediği beyaz atlı prensi tam karşıda
dokunsa yakalayacak
artık hiç bir şey düşünmeden kimseleri kırmadan
düşlerinin peşine koşmalıydı
hayatı son bulmadan
gülen gözlerle baktı
artık kendim için yaşayacağım sildim ben geçen sayfaları
elinde beyaz güller gözlerinde sevdiğinin verdiği umut ışıkları
elveda karanlık merhaba sevgi kelebeği
merhaba hayat
merhaba mutluluk
MAVİ GÖZYAŞLARI
20 KASIM 2010
’’En sevdiğim altınıma’’