34
Yorum
8
Beğeni
5,0
Puan
1567
Okunma

ilk kez kaçıyorum yağmurun tokatından
ve ilk kez kokusuna burun büküyorum toprağın
kızılca kıyamet kopuyorken içimde , yabancı rahmetler değmemeli mâbedime
maviler dolusu bir hikâyenin kahve tonlarıydı tenimdeki kuraklık
çatlayan dudaklarıma merhem olan rüzgar çatar kaşlarını
derin çizgilerini bırakır bakışlarım yüzümün duvarına
kimbilir kaç ahir zaman gelip geçecek kıyısız duraklarımdan
kaç meşale yakılacak
kaç köz külüyle savrulacak z/amansız
belki de bırakmalıyım artık ölümün eteğine
beyaz renkli ecirleri
susturmalıyım vebâllerin darağacına asılı nefeslerini
bereketine inandığım ,baran çiselerini yağdırmalıyım senden sonraya
varlığını biçmeliyim şeb’in esmer tuvaline
yokluğunda bile
ben ; yağmuru seninle bildim
seninle sığındım tek göz odasına
yoksan ;
helâlim olamaz duvarlarıma
ben ;harama el uzatmam
göğün ıskaladığı hedef ise asla ol(a)mam
sende ağlamayı bırak gökyüzü , şimdi tebessüm sırası.
15/11/2010
12;12
eMİNE
5.0
96% (24)
4.0
4% (1)