27
Yorum
6
Beğeni
5,0
Puan
1472
Okunma

kulpu kırık , tabanı düşmüş bir gök/yüzü
ıslak haykırışların nemli nefesi ile
şeffaf çarşafını giyer gün
bulutlar sofi
kaldırımlar kubbe
ve her hüznün teni
açlığına diz çökmüş gibi kokar nefsi
darağacına asılır ezelindeki gizi
semai eşliğinde yollara düşen
gökkuşağının esmer gölgesiydi
ardı kesilmiyen köprüler , ucu görülmeyen dehlizler
mesken bellemişti yüreği
kapı işaret parmağı ile aralanacak kadar hafif
başka bir yere taşınmayacak kadar da ağırdı
gücüm kıyısına yanaştığım durgun dalgayla tokalaşır
ellerini öper mavinin
artık bileklerinde hiç el değmemiş huzur
bir yağmur damlası araladı
gönlümün kebir defterini
bundan sonra imzamı atacağım yer belli
sadece onun gözleri
" yalan baktığını görene kadar "
15/10/2010
16;25
eMİNE
5.0
100% (20)