Kayıp gider akıl
Olanlara olacaklara karışır
Şimdiyi bile yaşayamaz insan
Çöküntünün tozları ne kadar da pis
Geleceğe dair tasarılarsa
Üç noktalık düşünce...

Akıl çıkmışsa selim iradeden
Eksen
Uzayda aykırı üç doğru
Bundan ötesi yok
Adını koymak gerekir
Şu halde yer küre
Ne bana kalacak ne sana ne de ötekileşenlerine dünyanın
Ve şu anlatılanlar
Hepsi serseri
Hepsi pislik bir düzenin eseri
Üç noktalık düşünce...

Kızıl çamurlar
Yurtluklar terk
Tuna’dan Karadeniz’e uzanan utanç yolunda adı belli bir savaş
Para hırsının acımazlığı işte böyle hissedilir
Yavaş yavaş yani
Yırtılmış kutupların arı namusu
Buz dağları homurdanırken ana karalara
Gulfstream’da sorunlar
Atlas okyanusundan tuhaf tanılar
Buzul çağı öyküleri kulaklarda
Çiseleyen yağmurlarla dans edilirdi aylarca
Boy başak ekinler bereketiydi evlerin
Özlem duyulurdu güneşli günlere
Öyleydi dünyanın düzeni
Sağanakların hıncı paylarken insanlığı
Suç ta belli suçlu da
Üç noktalık düşünce...

Daha da ahlaksız bir hırs
Petrol karası yer yutarken suları
Sayısız canlının son yaşamları
Bir yerlerde kavgası sürer füze rampalarının
Hedef dünya dışı değil
Dünya içi yaşayanları
Üç noktalık düşünce…


Sokrates’ten bu güne
Hallac-ı Mansur’dan Şey Bedrettin’e
Damlar niye doludur
Buysa gidişat
Malını satacak insanı
Arama boşuna
Ne petrol ne atıklar ne de füzelerle bulunur

Finali yapmak gerekirse
Sayılır mı hiç noktalar
Ve sayısız nokta
Bir de düz bir çizgi düşünce
Biraz insanca düşününce

17 ekim 2010 Denizli