22
Yorum
2
Beğeni
5,0
Puan
1851
Okunma

Günlerden salı, on dokuz ağustos.
Yıllardan bin dokuzyüz seksen altı,
Ve senden sonra, Hiç tadım yok.
Dilim sus pus, gözler çavlan seli,
Karanlık hücremde, hapis ruhum.
Her mevsim , kasvet kasavet,
Renkler, kara koyu gri,
Yollar dar, labirent
Çıkış yok! Kapılar kapalı.
Dünyam makber, dünyam cehim,
Hiç bir şey avutmuyor, yaralı gönlümü,
Mecnun gibiyim, başım ağrıyor.
Hayatın elinde şekillendirdiği bir oyuncağım,
Çaresizim kurtulmak için, debelleniyorum.
Biliyorum her şeyi ama,
Anlamak, bilmek, istemiyorum,
Korkuyorum Yalnızlıktan, çok korkuyorum,
Koşuyor çocuklarıma sarılıp kucaklıyorum,
Yalnızlığı sindirmek, korkutmak istiyorum,
Göz yaşlarım, yastığımı ıslatıyor
Ürkütüyor hayat, korkutuyor beni,
Bakıyorum etrafıma, ürkek ürkek,
Herkes memnun, herkes mesrur.
Çok kızıyorum hayata, ağlıyorum,
Bir ben miyim, ağlamayı hak eden.
O kadar anlamsız ki dünya,
Bu insanlar neden gülüyorlar?
Yürekleri kıpır kıpır, neşenin tecellisi ne?
Bense bitap düşmüş, biçare haldeyim.
Feleğin çarkının kanatlarında dönüyorum,
Başımı her bir kanadına çarpa çarpa,
Baktıkca gayri irâdi, tekmil vucudum titremekte,
Beynimde baloncuklar kabarıp sönmekte,
Pervasızca geziniyor züürt düşünceler,
Çok... öfkeliyim, anafor fettan dünyaya,
Kızarak bakmaktayım, gülen insanlara.
Dünya batmış, her yer kararmış,
Her yeri kasavet- sarmış-ken
Bu anlamsız gülüşlerin, sebebi ne?
Bir türlü anlamıyorum!
Cevapta bulamıyorum!
Bakıyorum aval aval
Soruyorum kendime?
Gülüşler niye?
...e.e. 19/9/88
5.0
100% (18)