6
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2073
Okunma

bir tebessümlü bakıştı onu coşkun hayallere sürükleyen
hayranlıkla bir bakış, samimi ilgiydi diğerini gülümseten
tanıdık biri olsa, gidip kapısına, selam verecek, istetecek
günlerce bekledi o’nu, onu ilk gördüğü yerden geçecek
mevsim henüz bahar, güller tomurcuktu o gün bu parkta
nerden bilecekti ki kim bu ceylan, bu güzeller güzeli yosma
kimdi, kimin nesiydi. evli mi.. bekar mı.. nişanlı mı.. dul mu
o da kendisi gibi buradan geçip, her yerde onu arıyor muydu
geçti memlekette koskoca bir yaz tatili, artık okullar açılacak
bu son gece, son saat birazdan onu bekleyen okuluna koşacak
uyku tutmayan her geceki gibi gelip, bekledi otogar parkında
gözleri yolda.. elinde külünü silkmeyi, içmeyi unuttuğu sigara
her gelip-geçeni o, her gölgeyi o, her bakışı o sandı, yandı..
hep o değildi, başkalarını fark ettiğinde, içi yandı, yeise kapıldı
yine de vazgeçmedi, dualar etti, o gelecekti, bundan emindi..
o güleç bakış kimin, o nadide çiçek kim, o gonca kimdi
en uzak şehirden gelen son otobüs de yolcularını indirdi
o herkesi o sandı, aldırmadı hiç kimse, herkesler geçip gitti
ne vakit geçti öyle, koca bir yaz mevsimi, hiç haber yoktu ondan
omzuna bir el dokundu, garson.. yok değildi.. işte o masum ceylan
çantasını bıraktı, oturdu karşısına, konuşmadılar epeyce
kırk yıllık dost gibi, sarıldı kız, toka etti kocaman elleriyle
“-ben Elif” dedi, “biliyorum, başka bir isim gelmedi aklıma”
“-hep burada bekledim”, “-ben de seni beklerim bundan sonra”
güneşte yanmış yüzü, vuslatla mutlu, en güzeldi gözleri,
otobüse mutlu bindi adam, el etti geriye, kaderine şükretti
“iyi de adı ne bu güzel insanın” diye gülümsedi kendi kendine
“hasreti büyütmek ne güzel, varsın vuslat olmasın ömrümce”
5.0
100% (7)